2 Aralık 2015 Çarşamba
Yiğidim
Yiğit; güçlü ve yürekli demek… Sen hakikaten adının tüm özelliklerini taşıyansın.
Hayattaki başarının sırrı da burada zaten.
Akıl, emek, yürek…
Akıllısın,,,
Yüreklisin,,,
Bir tek emek vermek kalıyor… Oda çalışmak… Terlemek,,, Sporcu tarifiyle; formayı ıslatmak… Eğer biri eksik olursa; diğer ikiside bir işe yaramaz … Akıllısın, çalışkansın ama yüreksizsin… bunun gibi…
Hem akıllı, hem yürekli, hem de çalışkan olmalısın….
Hayatta 3 T yi sakın unutma..
Biri TEŞHİS,
Biri TEDAVİ
Biri TAKİP…
Ne iş yaparsan yap, hangi sorunla karşılaşırsan karşılaş…. Her birine uygulayabilirsin… Kendini doktor olarak gör.. Onların yaptığı da bu zaten.. Önce sorunu teşhis etmen lazım… Yani sorun nedir? Yani neren ağrıyor?
Sonra tespit ettiğin soruna nasıl tedavi uygulaman gerekiyor… Yani neler yapman gerekir, nasıl davranmalı, yada neler yapmalısın…
En sonuncusu Takip; İşte sorunu teşhis ettin, sonrasında tedaviye başladın .. Peki nasıl gidiyor. Uyguladığın tedavi doğru yöntem mi, YA DA DAVRANIŞIN, YADA KONUŞMAN,.. İyileşme görülüyor mu? Takibin sonunda; Yanlış teşhis yada tedavi ise yenile yada güncelle… Tekrar gözden geçir..
Tüm yüreğimle.
6 Ekim 2015 Salı
Bir yerlerde yanlış var.
Doğmak güzel.
Yaşamak güzel.
Ölmek güzel.
Ne istersek isteyelim, hayırlısını istemeyi öğrendik. Tüm bunların yanında yaşamın süresini uzatmak için tüm sektörlerde bir çalışma ve çaba var. Ortalama ömrümüz 55-60 iken 75-80 şimdi erken geliyor. Amaç; sağlıklı kalabilmek, daha fazla insanlığa hizmet edebilmek ise iki haberi karşılaştıralım..
19.05.2015 tarihli Cihan Haber Ajansı bilgileri şöyle;
''İsveç’te ülke genelinde Nisan ayında trafik kazalarında 11 kişi hayatını kaybetti. İsveç Ulaştırma Kurulu (Transportstyrelsen) bu sayının İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kaydedilen en düşük seviye olduğunu bildirdi.
İsveç yollarında Nisan ayında hayatının kaybedenlerden altısının otomobil, ikisinin bisiklet, ikisinin kamyon ve birinin de motosiklet ile seyahat ederken meydana gelen kazada öldüğü belirtildi.
İsveç resmi haber ajansı TT’de yer alan habere göre, geçtiğimiz yıl aynı dönemde 19 kişi trafik kazalarında öldü.
ÖLÜMLÜ KAZALARININ ORANININ YÜZDE 50 AZALMA YAŞANDI
İsveç’in 1997 yılında karayollarında trafik kazalarında ölüm ve ölüme yol açabilecek ağır yaralanmaların sıfıra indirilmesi amacıyla uygulamaya koyduğu Zero Vision (Sıfır Hayali), uygulamasından sonra yollardaki araç sayısının artışına rağmen ölümlü kazalarının oranının yüzde 50 azaldığının da altı çizildi.
İsveç’te 2013 yılı içerisinde trafik kazalarında hayatının kaybedenlerin toplam sayısının 264 olduğu kaydedildi.''
derken,
Tuik.gov.tr ise;
''Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri, 2014
Yaşamak güzel.
Ölmek güzel.
Ne istersek isteyelim, hayırlısını istemeyi öğrendik. Tüm bunların yanında yaşamın süresini uzatmak için tüm sektörlerde bir çalışma ve çaba var. Ortalama ömrümüz 55-60 iken 75-80 şimdi erken geliyor. Amaç; sağlıklı kalabilmek, daha fazla insanlığa hizmet edebilmek ise iki haberi karşılaştıralım..
19.05.2015 tarihli Cihan Haber Ajansı bilgileri şöyle;
''İsveç’te ülke genelinde Nisan ayında trafik kazalarında 11 kişi hayatını kaybetti. İsveç Ulaştırma Kurulu (Transportstyrelsen) bu sayının İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kaydedilen en düşük seviye olduğunu bildirdi.
İsveç yollarında Nisan ayında hayatının kaybedenlerden altısının otomobil, ikisinin bisiklet, ikisinin kamyon ve birinin de motosiklet ile seyahat ederken meydana gelen kazada öldüğü belirtildi.
İsveç resmi haber ajansı TT’de yer alan habere göre, geçtiğimiz yıl aynı dönemde 19 kişi trafik kazalarında öldü.
ÖLÜMLÜ KAZALARININ ORANININ YÜZDE 50 AZALMA YAŞANDI
İsveç’in 1997 yılında karayollarında trafik kazalarında ölüm ve ölüme yol açabilecek ağır yaralanmaların sıfıra indirilmesi amacıyla uygulamaya koyduğu Zero Vision (Sıfır Hayali), uygulamasından sonra yollardaki araç sayısının artışına rağmen ölümlü kazalarının oranının yüzde 50 azaldığının da altı çizildi.
İsveç’te 2013 yılı içerisinde trafik kazalarında hayatının kaybedenlerin toplam sayısının 264 olduğu kaydedildi.''
derken,
Tuik.gov.tr ise;
''Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri, 2014
Türkiye’de 168 bin 512 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası meydana geldi
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında toplam 1 milyon 199 bin 10 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 30 bin 498 adedi maddi hasarlı 168 bin 512 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının %75,1'i yerleşim yeri içinde %24,9'u ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.Trafik kazalarında 3 bin 524 kişi hayatını kaybederken 285 bin 59 kişi yaralandıTürkiye’de 2014 yılında meydana gelen 168 bin 512 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 3 bin 524 kişi hayatını kaybederken 285 bin 59 kişi ise yaralandı. Ölümlerin %35,3'ü, yaralanmaların %67,2'si yerleşim yeri içinde gerçekleşirken ölümlerin %64,7’si yaralanmaların ise %32,8’i yerleşim yeri dışında oldu.
Trafik kazalarında ölenlerin %42,7'sini sürücüler oluşturdu
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin %42,7’si sürücü, %40,3’ü yolcu, %17'si ise yayadır. Trafik kazalarında ölenler ve yaralananlar cinsiyetlerine göre incelendiğinde ise ölenlerin %76,8’inin erkek, %23,2’sinin kadın, yaralananların ise %70,2'sinin erkek, %29,8’inin kadın olduğu görüldü.
Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları %88,6 ile ilk sıradadır
Türkiye’de 2014 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan toplam 193 bin 215 kusura bakıldığında kusurların %88,6'sının sürücü, %9,4'ünün yaya, %1'inin yol, %0,6'sının taşıt ve %0,5'inin yolcu kaynaklı olduğu görüldü.
Ölümlü yaralanmalı trafik kazasına 264 bin 936 adet taşıt karıştı
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına karışan toplam 264 bin 936 taşıtın %50,6'sı otomobil, %16,3’ü motosiklet, %15,9’u kamyonet, %3,2’si minibüs, %3,1’i kamyon, %2,6’sı otobüs, %2,2'si çekici, %1,1'i traktör ve %5'i diğer taşıtlardan oluştu.
Ölümlü yaralanmalı kazalar en fazla Ağustos en az Şubat ayında oldu
Türkiye’de 2014 yılında meydana gelen 168 bin 512 ölümlü yaralanmalı kazanın aylara göre dağılımına bakıldığında Ağustos ayı %10,8 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken Şubat ayı %6 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay oldu. Haftanın günlerine göre bakıldığında ise ölümlü yaralanmalı kazaların %14,8 pay ile en fazla Cuma günü ve %13,7 pay ile en az Salı günü gerçekleştiği görüldü.
Ölümlü yaralanmalı kazaların %65,9’u gündüz meydana geldi
Ülkemiz karayolu ağında meydana gelen 168 bin 512 ölümlü yaralanmalı kazanın %65,9'u gündüz, %31,2’si gece ve %2,9’u alacakaranlıkta oldu.''
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında toplam 1 milyon 199 bin 10 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 30 bin 498 adedi maddi hasarlı 168 bin 512 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının %75,1'i yerleşim yeri içinde %24,9'u ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.Trafik kazalarında 3 bin 524 kişi hayatını kaybederken 285 bin 59 kişi yaralandıTürkiye’de 2014 yılında meydana gelen 168 bin 512 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 3 bin 524 kişi hayatını kaybederken 285 bin 59 kişi ise yaralandı. Ölümlerin %35,3'ü, yaralanmaların %67,2'si yerleşim yeri içinde gerçekleşirken ölümlerin %64,7’si yaralanmaların ise %32,8’i yerleşim yeri dışında oldu.
Trafik kazalarında ölenlerin %42,7'sini sürücüler oluşturdu
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin %42,7’si sürücü, %40,3’ü yolcu, %17'si ise yayadır. Trafik kazalarında ölenler ve yaralananlar cinsiyetlerine göre incelendiğinde ise ölenlerin %76,8’inin erkek, %23,2’sinin kadın, yaralananların ise %70,2'sinin erkek, %29,8’inin kadın olduğu görüldü.
Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları %88,6 ile ilk sıradadır
Türkiye’de 2014 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan toplam 193 bin 215 kusura bakıldığında kusurların %88,6'sının sürücü, %9,4'ünün yaya, %1'inin yol, %0,6'sının taşıt ve %0,5'inin yolcu kaynaklı olduğu görüldü.
Ölümlü yaralanmalı trafik kazasına 264 bin 936 adet taşıt karıştı
Ülkemiz karayolu ağında 2014 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına karışan toplam 264 bin 936 taşıtın %50,6'sı otomobil, %16,3’ü motosiklet, %15,9’u kamyonet, %3,2’si minibüs, %3,1’i kamyon, %2,6’sı otobüs, %2,2'si çekici, %1,1'i traktör ve %5'i diğer taşıtlardan oluştu.
Ölümlü yaralanmalı kazalar en fazla Ağustos en az Şubat ayında oldu
Türkiye’de 2014 yılında meydana gelen 168 bin 512 ölümlü yaralanmalı kazanın aylara göre dağılımına bakıldığında Ağustos ayı %10,8 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken Şubat ayı %6 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay oldu. Haftanın günlerine göre bakıldığında ise ölümlü yaralanmalı kazaların %14,8 pay ile en fazla Cuma günü ve %13,7 pay ile en az Salı günü gerçekleştiği görüldü.
Ölümlü yaralanmalı kazaların %65,9’u gündüz meydana geldi
Ülkemiz karayolu ağında meydana gelen 168 bin 512 ölümlü yaralanmalı kazanın %65,9'u gündüz, %31,2’si gece ve %2,9’u alacakaranlıkta oldu.''
İki haberi karşılaştırdığımızda;
İsveçte yılda 11
Türkiye'de 3.524 ise,
Bir yerlerde yanlış var.
GÜLE GÜLE BAŞKANIM
Boğazım düğüm düğüm…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlardan ve en acılarından birini yaşıyoruz.
Etrafıma baktığımda;
Bursa aşığı..
Çalışkan..
Mücadeleci....
Vazgeçmeyen...
Yılmayan, pes etmeyen...
Doğruluktan ödün vermeyen…
Sorumluluklarının bilincinde olan...
Farklı bakış açılarına sahip...
Yaşamın her renginden izler taşıyan…
Hayata değer katan..
Duygusal...
Sevgi dolu..
Hayat dolu..
Esprili..
Dört mevsim bir arada BAŞKAN'ı görüyorum.
Bursa üzgün.
Her bir köşesinde izi, her güzelliğinde imzası var. Atılacak çok adım, yapılacak çok iş vardı daha.
Aramızdan zamansız ayrılışının yüreklerimizde bıraktığı acı gibi onlar da yarım kaldı.
Ama, bize kattıklarıyla yolumuza devam edeceğiz bir yanımız hep eksik kalacak olsa da...
Onunla çalışma şansına sahip olduğumuz, onu tanıdığımız, ondan öğrendiklerimiz için Yaradan’ a şükürler olsun..
Öğrettikleriyle yola onsuz devam edecek olmak acı verecek, zor olacak elbet..
Zorluk olduğu yerde İNSAN olduğumuzu unutmadan, devrettiği bayrağı yılmadan taşıyacağız..
Bizden yana hakkımız helaldir..
Güle Güle Başkanım…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlardan ve en acılarından birini yaşıyoruz.
Etrafıma baktığımda;
Bursa aşığı..
Çalışkan..
Mücadeleci....
Vazgeçmeyen...
Yılmayan, pes etmeyen...
Doğruluktan ödün vermeyen…
Sorumluluklarının bilincinde olan...
Farklı bakış açılarına sahip...
Yaşamın her renginden izler taşıyan…
Hayata değer katan..
Duygusal...
Sevgi dolu..
Hayat dolu..
Esprili..
Dört mevsim bir arada BAŞKAN'ı görüyorum.
Bursa üzgün.
Her bir köşesinde izi, her güzelliğinde imzası var. Atılacak çok adım, yapılacak çok iş vardı daha.
Aramızdan zamansız ayrılışının yüreklerimizde bıraktığı acı gibi onlar da yarım kaldı.
Ama, bize kattıklarıyla yolumuza devam edeceğiz bir yanımız hep eksik kalacak olsa da...
Onunla çalışma şansına sahip olduğumuz, onu tanıdığımız, ondan öğrendiklerimiz için Yaradan’ a şükürler olsun..
Öğrettikleriyle yola onsuz devam edecek olmak acı verecek, zor olacak elbet..
Zorluk olduğu yerde İNSAN olduğumuzu unutmadan, devrettiği bayrağı yılmadan taşıyacağız..
Bizden yana hakkımız helaldir..
Güle Güle Başkanım…
25 Ağustos 2015 Salı
EİNSTEİN’DAN 10 HAYAT DERSİ
- MERAKINIZIN PEŞİNDEN GİDİN
“ Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.”
Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyosunuz ? Benim merak ettiğim, neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız.
- AZİM PAHA BİÇİLMEZDİR
“ Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.” Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.
- BUGÜNE ODAKLANIN
“ Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir. “ İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
- HAYAL GÜCÜ GÜÇ VERİR
“Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. “Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: “ Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil”. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.”
- HATA YAPIN
“Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.Hata yapmaktan korkmayın . Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.
- ANI YAŞAYIN
“ Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir. Geleceği ayarlamanın tek yola olabildiğiniz kadar şimdiki zamanda olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.
- DEĞER YARATIN
“Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.” Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.
- FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEYİN
“ Delilik : Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.” Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.
- BİLGİ DENEYİMDEN GELİR
“Bilgi malukat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefe bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.
- KURALLARI ÖĞRENİN , DAHA İYİ OYNAYIN
“Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz. “
''technews''
10 Haziran 2015 Çarşamba
Samimiyet
Çok zor değil aslında.
Olduğun gibi görünmek. Neysen o olmak. Olduğun gibi davranmak. yaşamdan tat almak için, huzur bulmak için, mutlu olmak için.
Güzellikler varken dünyamızda, hayatımızda, çevremizde işte hep onları güzellikleri görebilmek. Göz benim, kulaklar benim. Ben ne istersem onu duyar, ne istersem onu görürüm.
Demek değil ki; kapat kendini ve görme..
Görülebilir ve duyulabilirliklerimizin artması dileğiyle..
İçtenlikle.
Olduğun gibi görünmek. Neysen o olmak. Olduğun gibi davranmak. yaşamdan tat almak için, huzur bulmak için, mutlu olmak için.
Güzellikler varken dünyamızda, hayatımızda, çevremizde işte hep onları güzellikleri görebilmek. Göz benim, kulaklar benim. Ben ne istersem onu duyar, ne istersem onu görürüm.
Demek değil ki; kapat kendini ve görme..
Görülebilir ve duyulabilirliklerimizin artması dileğiyle..
İçtenlikle.
KİMSE KİMSEYİ BEĞENMİYOR.
Dünyadan geçerken, iz bırakmak olsa da düşüncemiz....
Kimin kiminle birlikte olduğu, ya da kimde, nerde iz bırakmak istediği farklı olsa da...
Yaşarken zorlansa da kimi.
Beğenilmek, takdir edilmek olsa da ilk amaç...
Acı veriyor; kimsenin kimseyi beğenmediğine şahit olmak.
Kimin kiminle birlikte olduğu, ya da kimde, nerde iz bırakmak istediği farklı olsa da...
Yaşarken zorlansa da kimi.
Beğenilmek, takdir edilmek olsa da ilk amaç...
Acı veriyor; kimsenin kimseyi beğenmediğine şahit olmak.
Şems-i Tebrizi’nin Kırk Kuralı
1. Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. Kur'an Dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. Kainatta ki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği:
Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6. Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez kusur örter.
31. Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
37. Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !
Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
2. Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. Kur'an Dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. Kainatta ki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği:
Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6. Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
Sufi kusur görmez kusur örter.
31. Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
37. Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !
Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
13 Ocak 2015 Salı
Geçmiş, Şimdi ve Gelecek
Geçmiş, şimdi ve gelecek.
Okulda öğretilen zamanların dışında içinde yaşadığımız, yaşıyor olduğumuz ve yaşayacaklarımızı da kapsıyor.
Bugün düşüncelerimizde değişiklik yaparak bir yerden başlayabilsek;
Dün neler yaptım?
Bugün neler yapıyorum?
Yarın neler yapacağım?
Kendimize de, ailemize de, mahallemize de, şehrimize de, ülkemize de, yaşadığımız dünyamıza da uygulayabiliriz.
Hangi bilgilerle donanmalı, hangi yatırımlarda bulunmalı, hangi eksik yönlerimi tamamlamalıyım sorularımla meşgul olmalıyım.
Okulda öğretilen zamanların dışında içinde yaşadığımız, yaşıyor olduğumuz ve yaşayacaklarımızı da kapsıyor.
Bugün düşüncelerimizde değişiklik yaparak bir yerden başlayabilsek;
Dün neler yaptım?
Bugün neler yapıyorum?
Yarın neler yapacağım?
Kendimize de, ailemize de, mahallemize de, şehrimize de, ülkemize de, yaşadığımız dünyamıza da uygulayabiliriz.
Hangi bilgilerle donanmalı, hangi yatırımlarda bulunmalı, hangi eksik yönlerimi tamamlamalıyım sorularımla meşgul olmalıyım.
Kendi Doğrularımızda Takılı Kalmak
Olaylara nereden baktığımız ve baktığımızda neler gördüğümüz bulunduğumuz yere göre farklılıklar gösteriyor.
Bir fıkra geliyor hemen bu durumda aklıma;
Bir gün Nasrettin Hoca`nın evine iki kişi gelmiş.
"Aramızda bir anlaşmazlık çıktı"demişler.
Biri derdini anlatmış, Nasrettin Hoca haklısın demiş.
Diğeri de derdini anlatmış. Nasrettin Hoca ona da haklısın demiş.
O sırada çayları vermekte olan Karısı atlamış,
"Bu ne biçim şey Hoca! ikisine de haklısın dedin?"
Hoca bi an düşünmüş ve karısına dönüp :
"ne yapalım hanım sen de haklısın" demiş.
Belki diğer açılardan da karşımızdaki, yanımızdakinin haklı olabileceğini düşünsek, kendi doğrularımızda takılı kalmasak belki biraz daha farklı olur hayat.
Karlı günlerden sevgilerimle.
Bir fıkra geliyor hemen bu durumda aklıma;
Bir gün Nasrettin Hoca`nın evine iki kişi gelmiş.
"Aramızda bir anlaşmazlık çıktı"demişler.
Biri derdini anlatmış, Nasrettin Hoca haklısın demiş.
Diğeri de derdini anlatmış. Nasrettin Hoca ona da haklısın demiş.
O sırada çayları vermekte olan Karısı atlamış,
"Bu ne biçim şey Hoca! ikisine de haklısın dedin?"
Hoca bi an düşünmüş ve karısına dönüp :
"ne yapalım hanım sen de haklısın" demiş.
Belki diğer açılardan da karşımızdaki, yanımızdakinin haklı olabileceğini düşünsek, kendi doğrularımızda takılı kalmasak belki biraz daha farklı olur hayat.
Karlı günlerden sevgilerimle.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)