Duygu Bankamız
Mali Müşavir olunca, her şeye mali gözle bakmadan edemiyor insan..
Duygu bankamız, aşk bankamız, arkadaş bankamız, kitap bankamız daha da biriktirebildiğimiz ve harcadığımız her şey…
Doğuştan gelen özelliklerimizden sadece bir tanesi duygularımız. Ancak, hayatımıza yön veren, günümüzü tatlı yada acı kılan.
Yaşamımızı sürdürebilmemiz için içgüdülerimiz var. Onlarla beraber dünyaya geliyoruz. Örneğin; doğar doğmaz parmağımızı emmek gibi.
Wikipedi’de duygu tanımı ve işlevi hakkında şöyle diyor;
‘’Duygu, bireyin ruh halinde biyokimyasal (içsel) ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimdir. Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktör olup, insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Bu yüzden pek çok bilim dalı ve sanat biçimi tarafından araştırılmıştır. Duyguların sayısı ve sınıflandırılması konusu tartışmalıdır.
Duygular her dilde ve kültürde farklı ifade edilmektedir. Taşıdığı değer farklılaşmakta, ifade sayısı azalmakta ya da artmaktadır. Bazı dillerde sadece basit ayrımlar varken bazı dillerde duygu ifade ayrımları binlerle ifade edilmektedir. Duygusal ifade ayrımlarına hakim olan kişilerin topluluk psikolojisinde etkinlikleri artmakta, anlaşılabilme yetilerindeki gelişimlerle daha hızlı ilerleme kaydedebilmekte ve buna bağlı olarak duygusal ayrımların eğitsel entegrasyonu yoğun olan ülkelerde ilerleme daha hızlı olmakta. Duygu ayrımında rekor kırabilecek diller Farsça, Arapça, Çince gibi diller olmasına karşın eğitsel yoğunlukları az olduğu için başarılı olma oranları çok düşük olan ülkelerdir.
İşlevi; Kişisel gelişimde önemli rol oynayan duygu dağarcığını geliştirmek için her dilde kullanılan farklı hislerin ifadesi, derecelendirmeler arasındaki doyum farklarının ve hatta karışımlarının bilinmesi için bu ifadeler ayrımlarıyla incelenmelidir. Duygu ve doyum hallerinde bulunan kişilere takılan sıfatlar konusu da incelenerek duygu konusu kişilikte gelişir.
Duygu çeşitleri; acıma, aidiyet, aldırmazlık, anksiyete, arzu, aşağılama, beklenti, bıkkınlık, boşluk, böbürlenme, hayret, heves, hışım, hoşnutluk, hoşnutsuzluk, huzur, ıstırap, içerleme, ilgi duyma, ilham, fobi, kınama, kızgınlık, mahcubiyet, merak, merhamet, minnet, mutluluk, nezaket, özlem, pişmanlık, rahatlık… ‘’
Biz ne istiyoruz. ???
En önemli beş duygusal ihtiyacımızı belirleyebilir miyiz?
Aynı şekilde birlikte olduğumuz arkadaşımız, eşimiz de belirleyebilir mi?
Hadi şimdi karşılaştıralım, bakalım sonuca.
Okuyabiliyor muyuz? Görebiliyor muyuz? Görmezden mi geliyoruz? İşimizde mi gelmedi? Heves mi etmiyoruz? Yoksa, tabi ki en önemli O’ mu diyoruz..
Neyi görmek istiyorsak, onu görürüz. Neyi okumak istersek onu okuruz. Objektif olabilmek, tarafsız olabilmek zor olsa da başarabiliriz, istersek. Kazanmak istiyorsak yapabiliriz de, görebiliriz de. Ama önce tek bir şartla; Samimi olalım. İlk başta kendimize ve sonrasında çevremize..
Duygu bankamızda, dengede olmak zorundayız. Ne az, ne de çok. Ne sadece biriktirmeli, ne de sadece harcamalıyız.
Dengede kalabilmek dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder