22 Temmuz 2020 Çarşamba

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

İstanbul sözleşmesi nedir?
İstanbul Sözleşmesi’nin diğer adı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. 
Bu sözleşmenin önemi, kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin sözleşmede belirlenen temel standartlar çerçevesinde önlenmesidir. Aynı zamanda sözleşmeye taraf devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini de belirleyen bir uluslararası insan hakları sözleşmesi olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü kadın hakkı demek insan hakkı demektir. Sözleşmede amaç; bir kadına yönelik uygulanan şiddetin sadece tüm kadınlara değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı da yapılan bir şiddet olduğunu vurgulamaktır.

Sözleşmede bahse konu amacın yanı sıra 4 temel prensip bulunmaktadır. Avrupa Konseyi tarafından belirlenmiş prensipler şunlardır:
  • Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi,
  • Şiddet mağdurlarının korunması kapsamında gerçekleştirilen ceza yargılamasının düzgün bir şekilde yürütülmesi,
  • Kadına yönelik işlenen suçların cezasız kalmaması ve suçluların cezalandırılması,
  • Kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, önleyici, koruyucu politikaların tüm kurumlarca yapılacak bir iş birliği ile hayata geçirilmesidir.


Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ni 12.03.2012 tarihinde imzalamıştır.  Uluslararası hukukta kadına karşı şiddeti ya da ayrımcılığı yasaklayan pek çok uluslararası düzenleme bulunsa da İstanbul Sözleşmesi, kapsamı ve oluşturduğu denetim mekanizması sayesinde diğer düzenlemelerden farklı bir sözleşmedir. Bağlayıcılığı, ülkeleri bir denetim mekanizmasına tabi tutmaktadır.  Mağdur kadının ailevi bağı olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (evli olsun olmasın aile ve özel hayat sınırları içerisinde kadının alanını ihlal eden herhangi biri tarafından yöneltilen şiddet) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi açısından şiddetle mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk uluslararası sözleşme olmasının önemini ayrıca belirtmek gerekir. Mağdur kadının haklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasını ve kadının seçtiği toplumsal kimliği ne olursa olsun ayrımcılık gözetilmeden korunmasını garanti eden ilk uluslararası sözleşmenin toplumumuzda önemi bir hayli fazladır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN İÇERİĞİ

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; hem uluslararası, hem de ulusal çapta iyi düzenlenmiş ve kadını olası tüm şiddetten koruyabilecek bir sözleşmedir. Sözleşmeye bakıldığında belirlenen birtakım bölüm başlıklarının incelenmesi mümkündür. Bu bölümlerin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tespit edilmiş tüm hususlarla birlikte detaylandırıldığı da görülecektir. Bu detaylar ise birer özetle açıklanacak olursa;
  1. Maksatlar, tanımlar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması, genel yükümlülükler:
    • Bu bölümde kadına karşı şiddetin, mağdurun, kadının sahip olduğu hakları ve kadına seçtiği kimliğinden ötürü şiddet uygulanmasının ayrımcılık olduğu, sözleşmeye taraf devletin bu konuda önleme, tedbir alma, mevzuat oluşturmak gibi yükümlülükleri olduğunu belirtmektedir.
  2. Bütüncül politikalar ve veri toplama:
    • Bu bölüm kurumlar arasında sağlanması gereken iş birliğini, bu kurumlara ve Sivil Toplum Kuruluşlarına (STK) şiddetin önlenmesine yönelik çalışmaları için fon sağlanmasını, uygulanan şiddetin boyutunu -sebeplerini- çözümlerini detaylandıracak bir izleme çalışmasının yapılmasını içermektedir.
  3. Önleme:
    • Bu bölümde önyargıların değiştirilmesi, şiddete yönelik farkındalığın oluşturulması, eğitimlerde müfredata kadına yönelik şiddete ilişkin yer verilmesi, bu alanda profesyonel kadroların eğitilmesi, ileride meydana gelebilecek şiddet eğilimlerini önleyen müdahaleci programlarının oluşturulması ve son olarak medyanın bu alanda sağlayacağı iş birliği ile çalışmalara katkıda bulunması hususları belirtilmiştir.
  4. Koruma ve destek:
    • Bu bölümde koruyucu tedbirlerin alınması, koruma tedbirlerinin yargı çevresi içerisinde yaygınlaştırılması, mağdurların şiddet eylemi sonrasında koruma altına alınması ve iyileştirmelerini kolaylaştıracak hizmetlerin ve uzman temelli desteklerin verilmesini içermektedir. Ayrıca bununla da yetinilmeyip telefon destek hatlarının oluşturulması, barınakların şiddet gören kadınlara açılması hususları da düzenlenmiştir. Annesinin şiddet gördüğüne tanık olan çocukların korunması ve şiddet ortamında büyüyen çocukların topluma uyum sağlamasına yönelik bir husus olarak da belirtilmiştir.
  5. Esasa müteallik hukuk:
    • Bu bölümde mağdurun saldırgana karşı yeterli hukuki yollara başvurmasını sağlayacak yasal tedbirlerin alınması düzenlenmiştir. Sadece STK ve diğer kurumların değil yargı makamlarının bu hususta kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için uygulaması gereken tedbirler de önem arz etmektedir. Bu düzenlemeye göre mağdur kadın şiddete uğradığında tazminat talep edebilecektir. Velayet – ziyaret saati hususlarında taleplerini ileri sürebilecektir. Zorla evlendirilme, cinsel taciz, kadın sünneti, kürtaj, zorla yapılan evlilikler, psikolojik şiddet gibi durumlara karşı kadınların yasalar tarafından korunmasına yönelik hususlar bu bölümde düzenlenmiştir.
  6. Soruşturma, kovuşturma, usul hukuku ve koruyucu tedbirler:
    • Bu bölümde kadın mağdurun, şiddete uğradığında ilk gittiği yerlerden biri olan kolluk kuvvetinin kadını korumasına yönelik alması gereken tedbirler ve uygulaması gereken prosedürlerden bahsedilmiştir. Özellikle yargı makamları ile birebir olarak yürütülen koruma tedbirler kollukların da hassasiyetle uygulaması gereken bir konudur. Ancak günümüzde bu tedbirlere başvuran kadınların tedbirlerinin geri çevrildiği ve bu hususta yapılan uygulamaların eksik olduğu görülmektedir. Kadın cinayetleri, koruma tedbirlerinin ilk etapta uygulanması ile bile yarıya indirilebilecektir. Mağdur kadınların hukuki yardımlardan ücretsiz bir şekilde yararlandırılması da iç hukukumuzda düzenlenmiştir.
Tüm bu sözleşmede belirtilen bölümler; ülkemizde kadına karşı şiddetin önlenmesinde, ayrımcılığın engellenmesinde ve birçok kadının ömrünün uzatılmasında etkili olabilecek tedbirleri ve uygulama prosedürlerini düzenlemektedir. Bu sözleşmenin bir diğer önemi yürürlüğe girdiği andan itibaren Anayasa’mızın 90. Maddesi’nin 5. Fıkrasında uygulama alanına girmektedir.
Anayasamızın 90. Maddesinin 5. Fıkrası: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş 
temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı 
konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda 
milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”

Bu madde hükmüne göre eğer Türkiye Anayasası ve İstanbul Sözleşmesi ile 
kadına şiddet konusunda bir hukuki uyuşmazlık yaşanırsa; dosyaya bakan 
mahkeme, İstanbul Sözleşmesi’ne göre karar vermek zorundadır. Ülkemizde 
2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi bu anlamda bağlayıcılık 
karakterine sahip olup kadına şiddet davalarında kadının yaşamını en üst 
seviyede koruyabilecek durumdadır.

kaynak ''hürriyet.com.tr


19 Temmuz 2020 Pazar

19 MART 2014

Kitabımın önsözü 🙂
Unutulmuyor yaşananlar, özleniyor gidenler, hep güzellikleri hatırlamak istiyor insan, öylede oluyor en azından bende.
Kısa, çok kısa. Kısanın tanımı yok, hayat için, neye göre, kime göre başlıyor sorular. Evet, kelebeğe göre çok uzun ortalama 60-70 yıl, oda yaşayabilirsen. Ama bir zeytin ağacı ortalama 500 yıl yaşarken, ona göre de çok kısa, çok.
Peki, süreyi sorgularken her birimiz, ödün veriyoruz kaliteden.. Ne mi kalite? İnsanca Yaşamak.
Yaşamak… üzmeden, kırmadan, dökmeden, yaralamadan, acı çektirmeden, vurmadan, incitmeden, İnsanca…
Telaşsız yaşamak, şairin dediği gibi..
Basit yaşamak…
Sıradan yaşamak…
Umarsızca yaşamak...
Yüreğimin bütünüyle.

23 AĞUSTOS 2013

İnsan kişiliğinin gelişmesinde aşağılık duygusunun ve bu duyguyu gidermek için gösterilen çabaların önemi nedir?
-----Aşağılık duygusuna kapılan insan, belli bir davranış kalıbını benimsemekte ve bu davranış kalıbı onun bütün kişiliğine biçim vermektedir.
Böylece, toplum içerisinde hem kendilerine, hem de çevrelerine zarar veren ve toplumun uyumlu bir şekilde işlemesini engelleyen bazı insanlar çıkmaktadır ortaya... Bu gibi kimselerle karşılaşınca onlara kızıyor, alınıyor, güceniyoruz.. Oysa bu öfkelerin hiçbir anlamı yok...Çünkü kendi içimize bakmayı biliyorsak, bu sinirlendirici özelliklerin en azından kısmen bizde de bulunduğunu görmezden gelemeyiz.. Sorunlar, temelde psikolojik gerçeklerden kaynaklanmakta...

15 MAYIS 2013 NASIL?

İçgüdülerimizi değiştiremeyiz. Peki... kontrol edebiliriz, yönlendirebiliriz. Ama nasıl?
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...
İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?
Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?
Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?
Olmak yada sahip olmak... kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.

DEĞERLERİMİZ

Değerlerimiz,
Bir ailenin, bir şirketin, bir toplumun, bir şehrin, bir ülkenin GELECEĞİ; iyi yetişmiş, karakter sahibi insanlara bağlıdır.
Peki; insanlar kendiliğinden mi iyi yetişir ve karakter sahibi olurlar?
Tabi ki; hayır.
İnsanlar kendiliğinden iyi ahlaki karaktere sahip olmaz. Daha doğduğumuz anda verilmesi gereken değerler, erdemler bulunmaktadır. Ağaç yaşken eğilir atasözümüzde bunu tamamlamaktadır. Ailemiz tarafından, içinde bulunduğumuz çevre tarafından, anaokulu ve ilköğretim ile orta öğretimdeki öğretmenlerimiz tarafından, tüm çocuklarımıza insani değerler öncelikli olarak öğretilmelidir.
Beden, akıl, ruh sağlığımızın bütünlüğünü, ahlak bakımından da zenginleştirmeli, sağlıklı ve dengeli bir insan olarak hayatımıza devam etmeliyiz. Bizim yetiştireceğimiz çocuklarda bizim gibi olacaktır.
İlk amaç olmalıdır… İlk ders olmalıdır…
DEĞERLERİMİZ…
Yaratılan her şeye;
Adaletli olmak, aileye ve dostluğa önem vermek, yardımseverlik, saygılı olmak, affetmek, verdiğin sözde durmak, çalışkanlık, cömertlik, emanete riayet etmek, tevazu sahibi olmak, şerefli olmak, merhametli olmak…

PERSONEL .. İNSAN KAYNAKLARI

GEÇMİŞİN PERSONEL BİRİMİ...ŞİMDİ İSE;İNSAN KAYNAKLARI... YARIN...????
İşyerlerinde; önceden muhasebe ve personel işleri bir arada yürütülürdü. Şimdilerde ise, muhasebe ayrı bir birim ve yönetim, eski adı personel yeni adı insan kaynakları ayrı bir birim ve yönetim..
Şimdilerin İnsan kaynakları hızla gelişmekte, her bir alt dala ayrılmakta ve hızla kendi içinde uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmakta... gözlemleyebilen ve bu konuda beklemeden yol almak, geleceğe yatırım yapmak...
İşyerlerinde çalışanların olumlu anlamda motive edilmesi, iyi bir insan kaynakları politikası ile mümkün... Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışan personeller, yeteneklerini daha kolay sergileyebilir ve çalıştığı bölümüne, kurumuna daha fazla katkı koyabilir.
Kurumun iletişim bölümü ile başlayan süreçte; içteki (çalışanlar) ve dıştaki (hizmet sundukları) müşterilerine yönelik, her anlamda birlikte yol alabilecekleri, istişare edebilecekleri, sorunları da, sevinçleri de birlikte paylaşabilecekleri, biz bilinci ile hareket edebilecekleri ortamı yaratmak...
Kurumun istihdam bölümünde; işin tanımının yapıldıktan sonra, tanımlanan işi yapabilecek çalışanın niteliklerinin tespiti ve istihdamına yönelik çalışmalar...
Seçme ve yerleştirme noktasında; işin tanımı ve nitelikleri belirlenen personelleri bulabilmek adına izlenecek yol haritasında, (kurumun oluşturacağı bir komisyon yada yetkilendirilmiş kişiler tarafından, yapılan başvurular yada Türkiye'de İŞKUR vasıtası ile yönlendirilenler, yada özel istihdam bürolarının desteği, yada referansla mı tercih yapılacak) karar kılındıktan sonra, görüşmelerin tamamlanması, asıl ve yedek çalışan listeleri oluşturularak, yazılı yada sözlü yada sahada denemeleri yapıldıktan ve belirlendikten sonra, yerleştirme süreci görevini özlük dosyalarını hazırlayan birime devretmektedir.
Devreye; Yetenek yönetimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve iş ilişkileri, sosyal yardım ve girişimleri, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ve ödül yönetimi, performans yönetimi girmektedir.

GÜVENMEK

SAĞLIKLI İLİŞKİ KURABİLMENİN İLK ŞARTI; GÜVENMEK.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. NE KADAR ÇOK PARANIZ OLURSA OLSUN, NE KADAR ÇOK MADDİ MALVARLIĞINIZ OLURSA OLSUN, (HEP MADDE VE OLMAK) ... UZATALIM LİSTEYİ..
EKSİK OLAN BİR DUYGUNUZ (Kİ BU DA GÜVEN İSE) VAR İSE; VAH VAH....
İNSANI; GÜÇLÜ YAPAR, HUZURLU YAPAR, MUTLU YAPAR, VAZGEÇİLMEZ YAPAR, BAŞARILI YAPAR. EDERİ VAR MI? YOK... PAHA BİÇİLEMEZ.. SATIN ALINAMAZ...

YÖNETMEK

YÖNETMEK..
ARKADAŞLIĞINI, BİRLİKTELİĞİNİ,
BİR KOROYU... OKULU... ŞİRKETİ... APARTMANI... MAHALLEYİ... KÖYÜ... ŞEHRİ... BÖLGEYİ... ÜLKEYİ... SINIR ÖTESİ ÜLKELERİ... DÜNYAYI...
SAVAŞLARI...BARIŞLARI... KAYIPLARI... ZAFERLERİ...
SÜREÇLERİ... ÖRGÜTLERİ... HİZMETLERİ... PAZARLARI...REKABETİ...
YÖNETMEK ....
SAĞLIĞINI... İLİŞKİLERİNİ... MUTLULUĞUNU... HUZURUNU... SEVGİNİ... KİNİNİ...ÖFKENİ... SABRINI... SIKINTINI...SORUNLARINI...SEVİNÇLERİNİ... BAŞARILARINI VE BAŞARISIZLIKLARINI...
YANİ... KENDİNİ YÖNETMEK...
ZOR ZANAAT...

22 ARALIK 2012 GEÇMİŞİN GEÇMESİNE İZİN VERİN

GEÇMİŞİN GEÇMESİNE İZİN VERİN!!
Hayatta ne yaşamış olursanız olun kendinizi affetmeyi ihmal etmeyin. Çünkü kendinizle barışmak özgüveninizi geri kazanmanızı sağlayacaktır. İçe kapanık, sessiz kalan, bastırılmaya alışmış ve kendini beğenmeyen biri olarak yaşamaya mahkum değilsiniz.
KENDİNİZE GÜVENİNİZİ ARTTIRMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER
İçe kapanık, sessiz, bastırılmaya alışmış ve kendini beğenmeyen biri olarak yaşamaya mecbur hissediyorsanız özgüveninizi geri kazanmak için size bazı yöntemler öneriyoruz...
Bazı insanlar ne kadar da kendilerine güvenli görünüyorlar. Siz neden hep içe kapanık, sessiz kalan, bastırılmaya alışmış ve kendini beğenmeyen biri olarak yaşamaya mecbur hissediyorsunuz kendinizi? Bu hisse mahkum değilsiniz.
Geçmişin geçip gitmesine izin verin
Geçmişte aldatılma ya da herhangi bir kabalığa maruz kalma gibi üzücü olaylarla karşılaştıysanız, bu tür negatiflikleri hayatınızdan çıkarmak çok zordur. Öncelikle kendinizi suçlamayı bırakmanız gerekir. Olan bitenler sizin değil, karşınızdakinin sorunudur aslında. Eğer etrafınızda bu tarz olaylara sıkça maruz kalmanıza yol açan negatif kişiler varsa derhal onları hayatınızdan çıkarın.
İnsanların bu negatifliklerinin nedeni, kendilerine saygı gösterilmesi için mücadele ediyor olmalarıdır. Kendilerini daha iyi hissetmek için kendilerine kolay hedefler arıyorlardır. Bu durumun özrü olamaz ve siz buna katlanmak zorunda değilsiniz. Negatif insanları ve size yaşattıklarını maziye gömmelisiniz.
Olumlulukları açığa çıkarın
Kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlarda sahip olduğumuz bütün olumsuzluklarımıza odaklanırız genelde. Aynaya baktığımızda tek gördüğümüz, eğri dişlerimiz, iri basenlerimizdir. Siz belki gülme şeklinizden ya da telaffuzunuzdan şikayetçisinizdir. Bu, sizin kendinizle ilgili algınızı etkiler ve kendinizle ilgili diğer olumlu özelliklerin üzerine de gölge düşürmeye neden olur.
Arkadaşlarınıza ve ailenize sizin en çok neyinizi sevdiklerinizi sorun. Espri anlayışınız, geniş yürekliliğiniz, öğrenmeye açık olmanız... Muhtemelen sizin hakkınızda sizin zannettiğinizden güzel şeyler düşünüyorlar. Siz de çok şaşırabilirsiniz.
Kendinizi kutlayın
Kendinizde keşfettiğiniz iyi özellikler için kendinizi tebrik edin. Mesela güzel bacaklarınızı açığa çıkarmak için etek giyin ya da gözlerinizi vurgulayan bir makyaj yapın. Aynaya her baktığınızda ne kadar eğlenceli, akıllı ve şefkatli olduğunuzu kendinize söyleyin. Kendinize bunu söylemekten daha çok buna inanmalısınız da. İşte o zaman kendinize güveniniz yerine gelecektir.
Kazandıklarınızı kaybetmeyin
Kendinize güven ve özsaygıyı oluşturmaya çalışıyorken, hiç kimsenin ve hiçbir şeyin sizi yeniden aşağı çekmesine, geri adım attırmasına müsaade etmeyin. Negatif insanları hayatınıza sokmadığınızdan ve arkadaşlarınızın sizi destekleyip cesaret verdiklerinden emin olun.
Yeni ilişkinizde ya da var olan ilişkinizde partnerinizin sizi bastırmasına izin vermeyin. Aksi takdirde yeniden eskiye doğru bir kayma yaşayabilirsiniz. Oysaki siz en iyisine sahip olmaya layıksınız ve daha azıyla yetinmeye mecbur değilsiniz.
Herkes kabul edilen ve takdir edilen özelliklere sahiptir. Siz de bu özelliklerinizi keşfettiniz ve kendinize güvenmeyi öğrendiniz. Kimsenin bu yeni, özgüvenli halinizle dalga geçmesine izin vermeyin.
Kaynak : www.pudra.com

13 ARALIK 2012 İNSAN KAYNAKLARI

İnsan kaynakları sektörü çok önemli bir değişime uğramıştır ve insan kaynaklarının küçük sorumluluklarının olduğunun düşünüldüğü günler çok geride kalmıştır. Kurumlar kendileri için en iyi olan çalışanın dikkatini çekmenin ve onu işe almanın önemini kavradığından beri insan kaynakları takımlarına dahil etmek için yetenekli kişileri aramaya başlamışlardır.
İnsan kaynaklarının personel departmanı olarak anılmasının sebebi, işe alınan kişilerden çalışanlarla ilgi bütün sorunlarla ve durumlarla başa çıkmalarının istenmesi olabilir. İnsan kaynaklarında işveren markasının yaratılması, çözüm ortaklığı, değişim yönetimi gibi birkaç tane uzmanlık alanı olmasına rağmen, bir çok pozisyonda işe alım ve aday seçimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri, iş sözleşmeleri, şikayetler, işçi hakları, sağlık ve güvenlik gibi alanların çoğundan sorumlu olursunuz.
Neden insan kaynakları alanında kariyer yapmanız gerektiğinin en önemli cevaplarından biri çalışanların gelişimine yardımcı olabilmek için firmaların birçok işleyişinde söz sahibi olma fırsatınız olması ve stratejik iş kararlarında düşünceleri dikkate alınan bir kişi olma şansına sahip olmanızdır. Bir firma ancak çalışanları kadar başarılıdır ve çalışanlar da ancak insan kaynakları ekipleri kadar başarılı olabilirler.