12 Aralık 2013 Perşembe

Kendimizi nasıl yetiştirelim?

untitled


Bugüne kadar okuduğum güzel kitaplar listesine eklediğim bir kitap. Ellerine sağlık yazarımızın.

İçinde yer alan kendimizi tanıyor muyuz? sorularına ilaveler de yapabiliriz. Yılda bir güncellemekte fayda var diye düşünüyorum. VAKİT KAYBETMEDEN OKUMALI VE SORULARI cevaplandırmalı ki, Hayırlarımız üzerinde biraz düşünelim.... çalışalım...






























































































































KENDİMİZİ TANIYOR MUYUZ?EVET HAYIR 
1.  Kendinizi iyi tanıyor musunuz?                      
2.  Niçin yaşadığınızı biliyor musunuz?                     
3.  Hayatta istediğiniz yerde misiniz?                         
4.  Eksikliklerinizi tamamlamak için, ciddî bir çabanız var mı?                                    
5.  Yaptığınız işte, aranan bir insan mısınız?          
6.  Öğrenci iseniz, okul hayatınız düzenli ve sıkıntısız yürüyor mu?                                 
7.  Başarı için motive olduğunuza inanıyor musunuz?  
8.  Geleceğinize ümitle bakıyor musunuz?            
9.  Çabucak kırmayan, kızmayan, iradeli ve sabırlı bir insan mısınız?                                                
10.  Günlük koşuşturmaların dağınıklığından ve stresinden korunabiliyor musunuz?                          
11.  Karşınıza çıkan problemleri zorlanmadan, tek başınıza çözebiliyor musunuz?                           
12.  Moral dünyanız ve inancınız, sizi yanlışlardan koruyabilecek kadar güçlü mü?                   
13.  Candan dostlarınız ve emin bir çevreniz var mı?  
14.  Düzenli bir hayat anlayışınız var mı?                
 15.  Uykunuzu kontrol edebiliyor musunuz?              
16.  Zararlı alışkanlıklardan yeteri kadar uzak durduğunuza inanıyor musunuz?            
17.  Günlük hayatınızda stresten ve vesveseden kolayca uzaklaşabiliyor musunuz?                           
18. Düzenli bir kitap okuma alışkanlığınız var mı?    
19.  Sağlıklı yaşamın inceliklerini biliyor musunuz?      
20.  Ailenizde huzurlu bir ortam oluşturmak için, mutluluk sırlarını biliyor ve uyguluyor musunuz?                                  
21.  Çocuk yetiştirme konusunda yeterli olduğunuza inanıyor musunuz?                                                     
22.  Elde ettiğiniz imkânları yeterli görüyor musunuz?  
23.  Kendinizi yetiştirmeye ve geliştirmeye ihtiyacınız var mı?                                             

Kutadgu Bilig'den

Söz ağızda iken, sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiri olur.

Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama, fayda görmezse sana düşman olur, ondan vazgeç.
Allah'a sığın, onun emrine itaatsizlik etme.
Akıl süsü dil, dil süsü sözdür.
Daima iyilik yap ki, kendinde iyilik bul.

İyiliklere yelken açabilmek umuduyla....
Kendimizi nasıl yetiştirelim?

Bugüne kadar okuduğum güzel kitaplar listesine eklediğim bir kitap. Ellerine sağlık yazarımızın.

İçinde yer alan kendimizi tanıyor muyuz? sorularına ilaveler de yapabiliriz. Yılda bir güncellemekte fayda var diye düşünüyorum. VAKİT KAYBETMEDEN OKUMALI VE SORULARI cevaplandırmalı ki, Hayırlarımız üzerinde biraz düşünelim.... çalışalım...
KENDİMİZİ TANIYOR MUYUZ?EVET HAYIR 
1.  Kendinizi iyi tanıyor musunuz?                      
2.  Niçin yaşadığınızı biliyor musunuz?                     
3.  Hayatta istediğiniz yerde misiniz?                         
4.  Eksikliklerinizi tamamlamak için, ciddî bir çabanız var mı?                                    
5.  Yaptığınız işte, aranan bir insan mısınız?          
6.  Öğrenci iseniz, okul hayatınız düzenli ve sıkıntısız yürüyor mu?                                 
7.  Başarı için motive olduğunuza inanıyor musunuz?  
8.  Geleceğinize ümitle bakıyor musunuz?            
9.  Çabucak kırmayan, kızmayan, iradeli ve sabırlı bir insan mısınız?                                                
10.  Günlük koşuşturmaların dağınıklığından ve stresinden korunabiliyor musunuz?                          
11.  Karşınıza çıkan problemleri zorlanmadan, tek başınıza çözebiliyor musunuz?                           
12.  Moral dünyanız ve inancınız, sizi yanlışlardan koruyabilecek kadar güçlü mü?                   
13.  Candan dostlarınız ve emin bir çevreniz var mı?  
14.  Düzenli bir hayat anlayışınız var mı?                
 15.  Uykunuzu kontrol edebiliyor musunuz?              
16.  Zararlı alışkanlıklardan yeteri kadar uzak durduğunuza inanıyor musunuz?            
17.  Günlük hayatınızda stresten ve vesveseden kolayca uzaklaşabiliyor musunuz?                           
18. Düzenli bir kitap okuma alışkanlığınız var mı?    
19.  Sağlıklı yaşamın inceliklerini biliyor musunuz?      
20.  Ailenizde huzurlu bir ortam oluşturmak için, mutluluk sırlarını biliyor ve uyguluyor musunuz?                                  
21.  Çocuk yetiştirme konusunda yeterli olduğunuza inanıyor musunuz?                                                     
22.  Elde ettiğiniz imkânları yeterli görüyor musunuz?  
23.  Kendinizi yetiştirmeye ve geliştirmeye ihtiyacınız var mı?                                             
Kutadgu Bilig'den

Söz ağızda iken, sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiri olur.
Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama, fayda görmezse sana düşman olur, ondan vazgeç.
Allah'a sığın, onun emrine itaatsizlik etme.
Akıl süsü dil, dil süsü sözdür.
Daima iyilik yap ki, kendinde iyilik bul.

İyiliklere yelken açabilmek umuduyla....

Yaşamak bu kadar zor olmamalı...

Çağa ayak uyduramamak, zamana uyamamak, gündemi yakalayamamak, teknolojiyi takip edememek, bugüne gelememek, dünde kalmak,

Bu dünyaya gelme nedenlerimiz varken, kendimizi daha tam olarak tanıyamadan, yaşamaya çalışırken yaşadıklarımız.

Psikoloji bilmeli her insan,
Matematik bilmeli her insan,
İktisat bilmeli,
Edebiyat bilmeli,
Hukuk bilmeli,
Teknolojiyi  vs. takip etmeli her insan,,,,

Önce insanı tanımalı diye başlayarak söze, daha da uzayabilir bu yazı. Sadece içimden geldi. Yaşadıklarımız bize bu kadar acı vermemeli,
ruhumuz bu kadar yara almamalı,
insanların yüz ifadeleri mutluluğu yansıtmalı,
hırsı, kibiri, tedirginliği değil...

Mutlulukla...

4 Aralık 2013 Çarşamba

Zeminimiz de ne var?


Toprak zemin de neler neler yetişir. Toprağınızın cinsine göre, killi, kumlu, kireçli yada humuslu diye öğretmişlerdi ilkokulda.


Ağaç da dikilir, her altı ayda yada yılda bir, üründe alınır, binlerce, milyonlarca canlı da beslenir. Ürün kapasitenizde toprağınızın cinsine göre değişir. Olmadı nadasa (dinlenmeye) bırakır bir sonraki yıl daha fazla ürün almayı hedeflersin.


Sonuçta beklersin, neyi mi? kazanmayı...


Ne ekersen de, onu biçersin...


Derken....

Önemli olan nitelikli insan sayısını arttırmak derken....

Nereden başlamalıyız diye düşünürken,
Tek bir yerden, değil hep bir yerden diye yazmak geldi içimden. Tek bir koldan değil, hep bir koldan.
Çok güzel geldi sonrada  kulağıma. Bireysel değil, toplumsal kalkınma. Yıllardan beri yapılmaya çalışılan bireysel gelişim eğitimleri ve kitaplarının yadsınamaz gerçeği. Farklı düşünmeye sevk ediyor. Okudukça, ya evet doğru ancak bunu başka nasıl yapabiliriz diye düşündürmesi. Teşekkürler kendimi tanımamızı sağlayanlara,  tüm yazarlara, eğitmenlere, üzerimizde virgül kadar katkısı olup, doğru yada yanlış katkı koyanlara.
Okudukça, okumak gelse de içimden, hemen akabinden elimi okumak istediğim kitabın üstüne koysam ve içindeki bilgileri hemen yükleyebilsem beynime diye düşünürken, sonradan da iyi ki yüklenemiyor, yoksa sindirilebilir mi, özümsenebilir mi soruları ve yapımıza uymaz düşünceleri eşliğinde yazarken. Önceden ağzı olan konuşuyor derken, parmakları olan yazıyor, hemen arkasından facebooku olan twitterı olan paylaşıyor demeye başladım. Yarın ne getirecek diye de merakım devam ediyor.

Teknoloji baş döndüren bir hızla devam etse de,
Modern (?) binalar, şehirler, evler yaptığımızı düşünsek de,
Eğitimden eğitime koşsak, çok eğitimler aldık desek de,
AB'ye girmek 100 hedefimiz arasından ilk hedefimiz olsa da,
Kılık kıyafetimizi yenilesek, (hatta hergün) farklı imaj içinde olsak da,   farketmiyor.

İnsan faktörünü doğru ele almadığımız sürece, insana insanı tanıtmadığımız sürece, diyorum ki ben ; üzerine ne inşa edersen et, hangi teknolojiyi kullanımına verirsen ver, 38 beden birine 44 beden ceket giydirmişsin gibi komik duracak.

Durmuyor mu zaten?

 
Zeminimiz de ne var?

Toprak zemin de neler neler yetişir. Toprağınızın cinsine göre, killi, kumlu, kireçli yada humuslu diye öğretmişlerdi ilkokulda.

Ağaç da dikilir, her altı ayda yada yılda bir, üründe alınır, binlerce, milyonlarca canlı da beslenir. Ürün kapasitenizde toprağınızın cinsine göre değişir. Olmadı nadasa (dinlenmeye) bırakır bir sonraki yıl daha fazla ürün almayı hedeflersin.

Sonuçta beklersin, neyi mi? kazanmayı...

Ne ekersen de, onu biçersin...

Derken....


Önemli olan nitelikli insan sayısını arttırmak derken....

Nereden başlamalıyız diye düşünürken,
Tek bir yerden, değil hep bir yerden diye yazmak geldi içimden. Tek bir koldan değil, hep bir koldan.
Çok güzel geldi sonrada  kulağıma. Bireysel değil, toplumsal kalkınma. Yıllardan beri yapılmaya çalışılan bireysel gelişim eğitimleri ve kitaplarının yadsınamaz gerçeği. Farklı düşünmeye sevk ediyor. Okudukça, ya evet doğru ancak bunu başka nasıl yapabiliriz diye düşündürmesi. Teşekkürler kendimi tanımamızı sağlayanlara,  tüm yazarlara, eğitmenlere, üzerimizde virgül kadar katkısı olup, doğru yada yanlış katkı koyanlara.
Okudukça, okumak gelse de içimden, hemen akabinden elimi okumak istediğim kitabın üstüne koysam ve içindeki bilgileri hemen yükleyebilsem beynime diye düşünürken, sonradan da iyi ki yüklenemiyor, yoksa sindirilebilir mi, özümsenebilir mi soruları ve yapımıza uymaz düşünceleri eşliğinde yazarken. Önceden ağzı olan konuşuyor derken, parmakları olan yazıyor, hemen arkasından facebooku olan twitterı olan paylaşıyor demeye başladım. Yarın ne getirecek diye de merakım devam ediyor.

Teknoloji baş döndüren bir hızla devam etse de,
Modern (?) binalar, şehirler, evler yaptığımızı düşünsek de,
Eğitimden eğitime koşsak, çok eğitimler aldık desek de,
AB'ye girmek 100 hedefimiz arasından ilk hedefimiz olsa da,
Kılık kıyafetimizi yenilesek, (hatta hergün) farklı imaj içinde olsak da,   farketmiyor.

İnsan faktörünü doğru ele almadığımız sürece, insana insanı tanıtmadığımız sürece, diyorum ki ben ; üzerine ne inşa edersen et, hangi teknolojiyi kullanımına verirsen ver, 38 beden birine 44 beden ceket giydirmişsin gibi komik duracak.

Durmuyor mu zaten?





 

3 Aralık 2013 Salı

2015 yılına kadar olan 8 hedef..

Birleşmiş Milletlerin 2000 yılında aldığı ve Kalkınmaya yönelik
2015 yılına kadar olan 8 hedefi;

Hedef 1 - Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması
Hedef 2 - Evrensel ilköğretim sağlanması
Hedef 3 - Cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi ve kadınların güçlendirilmesi
Hedef 4 - Çocuk ölümlerini azaltmak
Hedef 5 - Anne sağlığını iyileştirmek
Hedef 6 - HIV / AIDS, sıtma ve diğer hastalıklar
Hedef 7 - Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması
Hedef 8 - Kalkınma için küresel bir ortaklık geliştirilmesi

Dünya Engelliler Günü

3 Aralık 2013
Dünya Engelliler Günü
Sakat, özürlü ve şimdi de Engelli..
Kırmamak, üzmemek adına yaptığımız kelime düzenlemesi..
Kesinlikle katılıyorum. Yürekten kutluyorum. Kutlu olsun.
Farkındalık yaratabilmek adına, yılın bir günü de olsa sorunlarını konuştuğumuz ancak son yıllarda özellikle her kamu kurumunda bir şeyler yapabilme çabası, isteği ve iradesi  öncelikle takdir edilmeli..
Toplumumuzun her kesimi için yapılacak çok şeyler var... Tüm kesimin hakları ve haklarının korunması için...Yaşlılar için, gençler için, çocuklar için, kimsesizler için, şehit aileleri için, gaziler için....

Dünyada %15, Ülkemizde %11 gibi ciddi bir kısmı için de yapılacak çok şey var.. Kalan diğer %89'u içinde...
1- %11 için Önce durum tespiti... (aslında her grup için)
Hangi bölgede, hangi engel grubunda, kaç kişi var, bugüne kadar neler yapılmış.... Bugünden sonra
neler yapılabilir, neler yapılamaz, neler yapılmalı, neler yapılmamalı gerekçeleriyle...
Tespit ettiğimiz grubumuzu bilinçlendirmeliyiz. Onlara haklarını anlatmalıyız.

2- Tespiti yapılan bu engel grupları nasıl oluşmuş, doğuştan mı, sonradan mı?
Bu saatten sonra engelli sayımızın artmaması için neler yapılmalı?

3- %89 içerisinde farkındalık nasıl yaratılmalı ki, neler yapılmalı ki, nasıl eğitilmeli ki, nasıl anlatılmalı ki, nerede gösterilmeli ki diğer ciddi orandaki nüfusu harekete geçirelim.
Hep birlikte yaşamayı öğrenelim. Sahiplenelim.

Demesi kolay gibi ya, yazması kolay gibi ya, uygulamada kolay olmalı.. Bu veya buna benzer bilinçleri nasıl aşılamalıyız. O farkındalık dediğimiz şeyi nasıl oluşturmalıyız. Onları nasıl fark ettirmeliyiz. Toplumun her kesimini nasıl harekete geçirmeliyiz.

Belki Aralık değil haziran, temmuz olmalı (hava şartları açısından) ...
Bayram havasında geçecek olmalı... Belki Dünyanın her ülkesinden temsilcileri gelmeli, temsilcilerimiz gitmeli...  Uluslararası platformda sözcüler olmalı...
Kim ne yaparsa yapsın; önce engellileri, yaşlıları ve çocukları düşünerek yapmalı.

Pazar yeri mi kuracaksınız, ev mi yapacaksınız, okul mu inşa edeceksiniz, otobüs mü alacaksınız, (yapısal sorunlar)
Otobüste engelliler, hamileler için ayrılan yere oturmaması için, engellilere ait yere park etmemesi için bilinçlendirme...(eğitim)
yaşamsal, sağlık ve  kimlik sorunlarını ayrıca ele almak.

sağlıcakla...

 
Birleşmiş Milletlerin 2000 yılında aldığı ve Kalkınmaya yönelik
2015 yılına kadar olan 8 hedefi;

Hedef 1 - Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması
Hedef 2 - Evrensel ilköğretim sağlanması
Hedef 3 - Cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi ve kadınların güçlendirilmesi
Hedef 4 - Çocuk ölümlerini azaltmak
Hedef 5 - Anne sağlığını iyileştirmek
Hedef 6 - HIV / AIDS, sıtma ve diğer hastalıklar
Hedef 7 - Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması
Hedef 8 - Kalkınma için küresel bir ortaklık geliştirilmesi
3 Aralık 2013
Dünya Engelliler Günü
Sakat, özürlü ve şimdi de Engelli..
Kırmamak, üzmemek adına yaptığımız kelime düzenlemesi..
Kesinlikle katılıyorum. Yürekten kutluyorum. Kutlu olsun.
Farkındalık yaratabilmek adına, yılın bir günü de olsa sorunlarını konuştuğumuz ancak son yıllarda özellikle her kamu kurumunda bir şeyler yapabilme çabası, isteği ve iradesi  öncelikle takdir edilmeli..
Toplumumuzun her kesimi için yapılacak çok şeyler var... Tüm kesimin hakları ve haklarının korunması için...Yaşlılar için, gençler için, çocuklar için, kimsesizler için, şehit aileleri için, gaziler için....

Dünyada %15, Ülkemizde %11 gibi ciddi bir kısmı için de yapılacak çok şey var.. Kalan diğer %89'u içinde...
1- %11 için Önce durum tespiti... (aslında her grup için)
Hangi bölgede, hangi engel grubunda, kaç kişi var, bugüne kadar neler yapılmış.... Bugünden sonra
neler yapılabilir, neler yapılamaz, neler yapılmalı, neler yapılmamalı gerekçeleriyle...
Tespit ettiğimiz grubumuzu bilinçlendirmeliyiz. Onlara haklarını anlatmalıyız.

2- Tespiti yapılan bu engel grupları nasıl oluşmuş, doğuştan mı, sonradan mı?
Bu saatten sonra engelli sayımızın artmaması için neler yapılmalı?

3- %89 içerisinde farkındalık nasıl yaratılmalı ki, neler yapılmalı ki, nasıl eğitilmeli ki, nasıl anlatılmalı ki, nerede gösterilmeli ki diğer ciddi orandaki nüfusu harekete geçirelim.
Hep birlikte yaşamayı öğrenelim. Sahiplenelim.

Demesi kolay gibi ya, yazması kolay gibi ya, uygulamada kolay olmalı.. Bu veya buna benzer bilinçleri nasıl aşılamalıyız. O farkındalık dediğimiz şeyi nasıl oluşturmalıyız. Onları nasıl fark ettirmeliyiz. Toplumun her kesimini nasıl harekete geçirmeliyiz.

Belki Aralık değil haziran, temmuz olmalı (hava şartları açısından) ...
Bayram havasında geçecek olmalı... Belki Dünyanın her ülkesinden temsilcileri gelmeli, temsilcilerimiz gitmeli...  Uluslararası platformda sözcüler olmalı...
Kim ne yaparsa yapsın; önce engellileri, yaşlıları ve çocukları düşünerek yapmalı.

Pazar yeri mi kuracaksınız, ev mi yapacaksınız, okul mu inşa edeceksiniz, otobüs mü alacaksınız, (yapısal sorunlar)
Otobüste engelliler, hamileler için ayrılan yere oturmaması için, engellilere ait yere park etmemesi için bilinçlendirme...(eğitim)
yaşamsal, sağlık ve  kimlik sorunlarını ayrıca ele almak.

sağlıcakla...






14 Ekim 2013 Pazartesi

Hep birlikte..

Her mahalleye; hep birlikte yapalım...

Önce güvenle başlayarak;
samimiyetle, doğruluktan ayrılmadan, dürüstçe ve kardeşçe YAŞAMAK ve Emaneti YARINLARA TEMİZ bırakmak için...

********************************************************************************

Her mahalleye;  dört KÜTÜPHANE, (doğu, batı, kuzey ve güneyine)

Her mahalleye; İBADETHANE, (her dine saygı çerçevesinde; her dinin kültürünü yansıtan ve en güzeli)

Her mahalleye;  50 dönüm  ORMAN, (çevresine)

Her mahalleye; SPOR tesisleri ve takımları, (satranç, atletizm, basketbol, voleybol, tenis, yüzme, futbol, buz pateni vb)

Her mahalleye; dört MÜZE, (değerleri, ürettikleri, sembolleri vb.)

Her mahalleye; sergi salonları,

Her mahalleye; toprak, kum ve çamurdan oyun alanları,

Her mahalleye; her cins hayvanların yaşayabileceği ve bakılabileceği küçük bahçeler,

Her mahalleye; her cins bitkinin yetiştirilebileceği botanik bahçeler,

Her mahalleye; kendi enerjilerini üretebilecekleri tesisler, (rüzgar, elektrik enerjisi vb)

Her mahalleye; meslek kursları,

Her mahalleye; üretilenlerin satışının yapılabileceği satış ve pazarlama alanları,

Her mahalleye; mahalle merkezi,

Her mahalleye; iletişim ve basın ofisleri,

Her mahalleye;  toplantı salonları, (10 - 30 - 50 - 100 - 200 - 500 - 1000 - 2000 - 4000 kişilik)

Her mahalleye; eğitim alanları, (her yaş grubuna göre farklı eğitimler)

Her mahalleye; kreş ve anaokulu,

Her mahalleye; kültürel tesisler, (milli kültürümüzü yansıtan)

Her mahalleye; terapi merkezleri, (psikolog ve pedagoglardan oluşan)

Her mahalleye; çocuk merkezleri,

Her mahalleye; özel çocuklar merkezleri,

Her mahalleye; sağlık merkezleri,

Her mahalleye; bilim ve teknoloji merkezleri,

Her mahalleye; çevre merkezleri,

Her mahalleye; gökbilimi merkezleri,

Her mahalleye; gençlik merkezleri,

Her mahalleye; yetişkin merkezleri,

Her mahalleye; olgunluk merkezleri,

Her mahalleye; pazar alanları,

ve her ay sonu festivaller ve zirveler....

(benim hayallerim)
Her mahalleye; hep birlikte yapalım...

Önce güvenle başlayarak;
samimiyetle, doğruluktan ayrılmadan, dürüstçe ve kardeşçe YAŞAMAK ve Emaneti YARINLARA TEMİZ bırakmak için...

********************************************************************************

Her mahalleye;  dört KÜTÜPHANE, (doğu, batı, kuzey ve güneyine)

Her mahalleye; İBADETHANE, (her dine saygı çerçevesinde; her dinin kültürünü yansıtan ve en güzeli)

Her mahalleye;  50 dönüm  ORMAN, (çevresine)

Her mahalleye; SPOR tesisleri ve takımları, (satranç, atletizm, basketbol, voleybol, tenis, yüzme, futbol, buz pateni vb)

Her mahalleye; dört MÜZE, (değerleri, ürettikleri, sembolleri vb.)

Her mahalleye; sergi salonları,

Her mahalleye; toprak, kum ve çamurdan oyun alanları,

Her mahalleye; her cins hayvanların yaşayabileceği ve bakılabileceği küçük bahçeler,

Her mahalleye; her cins bitkinin yetiştirilebileceği botanik bahçeler,

Her mahalleye; kendi enerjilerini üretebilecekleri tesisler, (rüzgar, elektrik enerjisi vb)

Her mahalleye; meslek kursları,

Her mahalleye; üretilenlerin satışının yapılabileceği satış ve pazarlama alanları,

Her mahalleye; mahalle merkezi,

Her mahalleye; iletişim ve basın ofisleri,

Her mahalleye;  toplantı salonları, (10 - 30 - 50 - 100 - 200 - 500 - 1000 - 2000 - 4000 kişilik)

Her mahalleye; eğitim alanları, (her yaş grubuna göre farklı eğitimler)

Her mahalleye; kreş ve anaokulu,

Her mahalleye; kültürel tesisler, (milli kültürümüzü yansıtan)

Her mahalleye; terapi merkezleri, (psikolog ve pedagoglardan oluşan)

Her mahalleye; çocuk merkezleri,

Her mahalleye; özel çocuklar merkezleri,

Her mahalleye; sağlık merkezleri,

Her mahalleye; bilim ve teknoloji merkezleri,

Her mahalleye; çevre merkezleri,

Her mahalleye; gökbilimi merkezleri,

Her mahalleye; gençlik merkezleri,

Her mahalleye; yetişkin merkezleri,

Her mahalleye; olgunluk merkezleri,

Her mahalleye; pazar alanları,

ve her ay sonu festivaller ve zirveler....


(benim hayallerim)

11 Ekim 2013 Cuma

Ahlak..

Güzel Ahlak;

Efendimiz,
''Kıyamet gününde müminin mizanında hiçbir şey güzel ahlaktan daha ağır değildir. Allah kaba saba ve ağzı bozuk olan kişiyi katiyen sevmez''
buyurmuştur.

Tevazuu sahibi, alçak gönüllü olmak, insanlara karşı kibir ve gururla davranmamak, kulluk şuurunu sürekli hissetmek...
''Kim büyüklenir ve övünürse Allah onu alçaltır. Kim de Allah korkusundan dolayı mütevazi olursa, Allah da onu yüceltir.''
''Muhakkak ki Allah rıfk sahibidir ve Rıfkı (yumuşak söz ve davranışı) sever.''
''Kim affederse Allah da, onu affeder. Kim bağışlarsa, Allah da onu bağışlar. Allah, insanlara acımayanlara merhamet etmez.''

Yumuşak huylu, affedici ve bağışlayıcı, sıkıntılar karşısında sabırlı, şefkatli olmak, çocuklara, kadınlara, hayvanlara tüm canlılara şefkat göstermek, doğruluk, haya sahibi olmak, güvenilirlik, cesaretlilik, ahde vefa sahibi olmak, adaletli davranmak, ahlaklı olmak,,,,

Dış görünüş, fiziki özellikler, beşeri yönlerimiz ve ahlakımız...
Dışı da, içi de mükemmel yaradılışa sahip olmak...
Dış ve iç güzelliğe hayran olmak...

''Derece olarak müminlerin en faziletlisi, ahlakı en güzel olanıdır''

Bu Kurban Bayramında ve daha nice güzel bayramlarda, nice güzellikler içerisinde, sevgi ve dostlukla buluşabilmek ümidiyle,

hayırlı bayramlar...
Güzel Ahlak;

Efendimiz,
''Kıyamet gününde müminin mizanında hiçbir şey güzel ahlaktan daha ağır değildir. Allah kaba saba ve ağzı bozuk olan kişiyi katiyen sevmez''
buyurmuştur.

Tevazuu sahibi, alçak gönüllü olmak, insanlara karşı kibir ve gururla davranmamak, kulluk şuurunu sürekli hissetmek...
''Kim büyüklenir ve övünürse Allah onu alçaltır. Kim de Allah korkusundan dolayı mütevazi olursa, Allah da onu yüceltir.''
''Muhakkak ki Allah rıfk sahibidir ve Rıfkı (yumuşak söz ve davranışı) sever.''
''Kim affederse Allah da, onu affeder. Kim bağışlarsa, Allah da onu bağışlar. Allah, insanlara acımayanlara merhamet etmez.''

Yumuşak huylu, affedici ve bağışlayıcı, sıkıntılar karşısında sabırlı, şefkatli olmak, çocuklara, kadınlara, hayvanlara tüm canlılara şefkat göstermek, doğruluk, haya sahibi olmak, güvenilirlik, cesaretlilik, ahde vefa sahibi olmak, adaletli davranmak, ahlaklı olmak,,,,

Dış görünüş, fiziki özellikler, beşeri yönlerimiz ve ahlakımız...
Dışı da, içi de mükemmel yaradılışa sahip olmak...
Dış ve iç güzelliğe hayran olmak...

''Derece olarak müminlerin en faziletlisi, ahlakı en güzel olanıdır''

Bu Kurban Bayramında ve daha nice güzel bayramlarda, nice güzellikler içerisinde, sevgi ve dostlukla buluşabilmek ümidiyle,

hayırlı bayramlar...

10 Ekim 2013 Perşembe

Yıl 2023

Türkiye'nin 100 Yılında 2023 Hedefleri

20. Avrupa Birliği'ne tam üye olmak.
21. Ortadoğu'da lider ülke olmak.
22. İstanbul'u dünyanın önemli finans şehirlerinden biri yapmak.
34. Olimpiyat, Dünya futbol Şampiyonası ya da Avrupa Futbol Şampiyonası gibi bir büyük organizasyona ev sahipliği yapmak.
35. EXPO fuarına ev sahipliği yapmak.

Ekonomi- İhracat
1. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek.
2. Yıllık GSYH'yi 2 trilyon dolara çıkarmak.
3. Kişi başına düşen milli geliri; 20 bin doların üzerine çıkarmak.
4. 500 milyar dolarlık ihracat yapmak.
5. İhracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak.
6. İnşaat malzemeleri ihracatında 100 milyar dolarla dünyada ilk üç arasına girmek.
7. Ekonomik sıkıntılardan tamamen uzaklaşmak.
8. Gelir dağılımını daha adil bir hale getirmek.
9. Büyüme oranlarını sürdürülebilir olarak ortalama 7'ler seviyesine yükseltmek.
10.Cari açığı  kapatarak, cari fazla vermek.
11.İşsizliği çok düşük mertebelere çekmek.
12.Yoksulluk sınırının altındaki nüfusu azaltmak.
13.Otomotiv sektörünün 5 milyon araç üretmesini ve 125 milyar dolarlık ihracat yapmasını sağlamak.
14.Yaklaşık 10 milyar dolarlık yaş sebze ve meyve ihracatı yapmak.
15. Hazır giyim sektöründe 60 milyar dolarlık ihracat yapmak.
16. İstanbul Menkul kıymetler Borsasında işlem gören şirket sayısını 1000'e ulaştırmak, nüfusunu %10'una yakın yatırımcı olmasını sağlamak.
Türk Otomotiv Kurumunu kurmak.

Turizm
1. 46 milyon turist ağırlamak ve 50 milyar dolar gelir elde etmek.
2. AB'ye tam üyelik kabul edilirse, 63 milyon turist ve 86 milyar dolar gelir elde etmek.
3. Dünya çapında turizm kentleri oluşturmak.
4. İç turizm pazarından 20 milyon kişinin yararlanmasını sağlamak.

İnsan Hakları
1. Demokrasi ve hukuk ilkelerini tam işler hale getirmek.
2. Çok yüksek insani gelişme kategorisine çıkmak.

Çevre
1. Orman varlığını, ülke toplam alanının yüzde 3'una çıkarmak.
2. Mevcut ormanları geliştirmek, verimliliğini arttırmak ve alanlarını genişletmek.
3. Meteoroloji alanında bölgesel merkez olmak.
4. Tüm özel çevre koruma bölgelerinde 2023'e kadar karasal ve denizsel alanlarda biyolojik çeşitlilik tespit çalışmalarını bitirmek.
5. Tüm nesli tehdit ve tehlike altında olan endemik, gösterge türlerinin korunmasını sağlamak.
6. Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sistemi kurmak.

Enerji 
1. Yenilenebilir enerji kaynaklarını en az yüzde 30 seviyesine çıkarmak.
2. Rüzgar enerjisinde 10 bin MW (megavat) kurulu kapasiteye ulaşmak.
3. Jeotermal kaynakların tamamını kullanmak.
4. 5 bin MW (megavat) küçük hidroelektrik santrali kurulu kapasitesini sağlamak.
5. Enerji köprüsü haline gelmek.
6. Petrol ve doğalgaz aramalarını artırıp enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak.

Ulaşım
1. 60 milyon kapasiteli 1, 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli 3 havalimanı yapmak.
2. Türkiye'yi havacılık üssü yapmak.
3. Bölünmüş yolları 32 bin kilometreye çıkarmak.
4. Kuzey-güney karayolu koridorlarını iyileştirmek.
5. Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapmak.
6. Kuzey Marmara otoyolu, Tekirdağ Çanakkale Balıkesir otoyolu, Ankara-Delice otoyolu, Ankara, İzmir otoyolu, Sivrihisar-Bursa otoyolu, Afyon-Antalya otoyolu, Ankara-Niğde otoyolu, Şanlıurfa-Habur otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır otoyolunu yapmak.
7. 24 yeni karayolu yapmak.
8. Karayolu akademisi kurmak.
9. Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarını oluşturmak.
10.Rize-Mardin otoyolunu inşa etmek.
11.Liman ve deniz tesislerini ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre etmek.
12.Yeni liman projeleri ile transit ülke olmak.
13. Elleçleme kapasitesini 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırmak.
14. Yurtiçi taşımacılıkta denizyolunun payını yüzde 15'e (ton/km) konteynırlaşma oranını yüzde 15 TEU yükseltmek.
15. Marmara Denizinde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun 2 veya 3 katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa etmek.
16. Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesini arttırarak hatları çeşitlendirmek.
17. Birbirine yakın iskeleleri ihtisas limanlarına dönüştürmek.
18. Kentiçi ulaşım sistemlerini AB standartlarına uyumlu hale getirmek.
19. Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanlar için ulaşımda planlama ve tasarım standardı oluşturmak.
20. Raylı sistemlerde yerli sanayiyi teşvik etmek.
21. Kentiçi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğalgaz-hibrit araç kullanmak, deniz-iç suyolu ulaşımını toplu taşımayla entegre edip iyileştirmek.
22. Kentlere özgün otopark yönetim sistemi kurmak.
23. 22 Eylül'ü otomobilsiz gün ilan etmek.
24. 6 bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağı inşa etmek.
25. 4 bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa etmek.
26. Başkentray projesini inşa etmek.
27.Egeray projesini tamamlamak, demiryolu araç projesini yenilemek.
28. Demiryolu payını yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 arttırmak.
29. Uçak-dolmuş-taksi işletmeleri kurmak.
30. Deniz, göl gibi yerlere yakın turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz, hava araçlarını kullanmak, bu alanda gelişim sağlamak.
31. Hava kargo taşımacılığına uygun havaalanlarını serbest bölge ilan etmek.
32. 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşmak.
33. Yaylaları, turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanlarıyla entegre etmek.
34. İstanbul'da TEM otoyolu üzerinde Silivri, Selimpaşa, Bahçeşehir, Avcılar, Kavacık, Ataşehir ve Kurtköyde cep otogarları yapmak.
35. 200 adet balıkçı barınağının 55'ini kademeli olarak yat limanına dönüştürmek.
36. Deniz ticaret filosunu modernize edip, dünyanın en büyük 10 limanından en az birini inşa etmek.

Teknoloji-Bilişim
1. Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak.
2. Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapmak.
3. Yerli imalat olarak en az 2 tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretmek.
4. Gemi inşa sanayisinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanları oluşturmak.
5. Kayma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa etmek.
6. Demiryolu araştırma enstitüsü kurmak.
7. Kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olmak.
8. Bilişim hacmini 160 milyar dolara çıkarmak.
9. Genişbant internet abone sayısını 30 milyona ulaştırmak.
10. Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla ''Bilişim Vadisi OSB'' projesini gerçekleştirmek.
11. Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olmak.
12. Küresel bilişim teknolojileri pazarında söz sahibi en azbir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standartlarıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olmak.
13. Türkiye'nin ilk savaş uçağını tamamlamak.
14. Teknoparkların etkinliğini arttırmak için bölgelerde sağlanan desek, teşvik ve istisnaları 2023'e kadar uzatmak.
15. Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgeleri oluşturmak.
16. Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge'nin payını, ulusal hedefe paralel yüzde 2 seviyesine çıkarmak.
17. Posta Düzenleme Kurumu kurmak.
18. Gemi insa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak.

Eğitim
1. Okullaşma oranlarını ilköğretim ve ortaöğretimde yüzde 100, yükseköğretimde ise yüzde 50 seviyesine çıkarmak.

Tarım
Tüm sulanabilir arazilerin sulanmasını sağlamak.
İçme, kullanma ve sanayi için 38,5 milyar metreküp su kapasitesi yaratmak, su sıkıntısını ortadan kaldırmak.
Avrupa yakasında Silivri-Büyükçekmece Gölü aksında ve TEM Otoyolu arasında kalan bölgeyi; Silivri'nin batısında Değirmenköy, Çanta ve Hadımköy ile Kayabaşı ve Ispartakule'yi, Anadolu yakasında ise Maltepe, Orhanlı, Şile ve Ağva'yı gelişmiş alanlar haline getirmek.

Ülke nüfusunun yaklaşık 5'te birinin yaşadığı İstanbul, 2023'te 16 milyonu aşacak.
Başkent Ankara'nın nüfusu 5.5 milyona, İzmir'inki 4.5 milyona, Bursa'nın ki ise 3.4 milyona ulaşacak.

Kaynak: Sabah Gazetesi

 
Türkiye'nin 100 Yılında 2023 Hedefleri

20. Avrupa Birliği'ne tam üye olmak.
21. Ortadoğu'da lider ülke olmak.
22. İstanbul'u dünyanın önemli finans şehirlerinden biri yapmak.
34. Olimpiyat, Dünya futbol Şampiyonası ya da Avrupa Futbol Şampiyonası gibi bir büyük organizasyona ev sahipliği yapmak.
35. EXPO fuarına ev sahipliği yapmak.

Ekonomi- İhracat
1. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek.
2. Yıllık GSYH'yi 2 trilyon dolara çıkarmak.
3. Kişi başına düşen milli geliri; 20 bin doların üzerine çıkarmak.
4. 500 milyar dolarlık ihracat yapmak.
5. İhracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak.
6. İnşaat malzemeleri ihracatında 100 milyar dolarla dünyada ilk üç arasına girmek.
7. Ekonomik sıkıntılardan tamamen uzaklaşmak.
8. Gelir dağılımını daha adil bir hale getirmek.
9. Büyüme oranlarını sürdürülebilir olarak ortalama 7'ler seviyesine yükseltmek.
10.Cari açığı  kapatarak, cari fazla vermek.
11.İşsizliği çok düşük mertebelere çekmek.
12.Yoksulluk sınırının altındaki nüfusu azaltmak.
13.Otomotiv sektörünün 5 milyon araç üretmesini ve 125 milyar dolarlık ihracat yapmasını sağlamak.
14.Yaklaşık 10 milyar dolarlık yaş sebze ve meyve ihracatı yapmak.
15. Hazır giyim sektöründe 60 milyar dolarlık ihracat yapmak.
16. İstanbul Menkul kıymetler Borsasında işlem gören şirket sayısını 1000'e ulaştırmak, nüfusunu %10'una yakın yatırımcı olmasını sağlamak.
Türk Otomotiv Kurumunu kurmak.


Turizm
1. 46 milyon turist ağırlamak ve 50 milyar dolar gelir elde etmek.
2. AB'ye tam üyelik kabul edilirse, 63 milyon turist ve 86 milyar dolar gelir elde etmek.
3. Dünya çapında turizm kentleri oluşturmak.
4. İç turizm pazarından 20 milyon kişinin yararlanmasını sağlamak.

İnsan Hakları
1. Demokrasi ve hukuk ilkelerini tam işler hale getirmek.
2. Çok yüksek insani gelişme kategorisine çıkmak.

Çevre
1. Orman varlığını, ülke toplam alanının yüzde 3'una çıkarmak.
2. Mevcut ormanları geliştirmek, verimliliğini arttırmak ve alanlarını genişletmek.
3. Meteoroloji alanında bölgesel merkez olmak.
4. Tüm özel çevre koruma bölgelerinde 2023'e kadar karasal ve denizsel alanlarda biyolojik çeşitlilik tespit çalışmalarını bitirmek.
5. Tüm nesli tehdit ve tehlike altında olan endemik, gösterge türlerinin korunmasını sağlamak.
6. Türkiye'nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sistemi kurmak.

Enerji 
1. Yenilenebilir enerji kaynaklarını en az yüzde 30 seviyesine çıkarmak.
2. Rüzgar enerjisinde 10 bin MW (megavat) kurulu kapasiteye ulaşmak.
3. Jeotermal kaynakların tamamını kullanmak.
4. 5 bin MW (megavat) küçük hidroelektrik santrali kurulu kapasitesini sağlamak.
5. Enerji köprüsü haline gelmek.
6. Petrol ve doğalgaz aramalarını artırıp enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak.

Ulaşım
1. 60 milyon kapasiteli 1, 30 milyon kapasiteli 2, 15 milyon kapasiteli 3 havalimanı yapmak.
2. Türkiye'yi havacılık üssü yapmak.
3. Bölünmüş yolları 32 bin kilometreye çıkarmak.
4. Kuzey-güney karayolu koridorlarını iyileştirmek.
5. Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapmak.
6. Kuzey Marmara otoyolu, Tekirdağ Çanakkale Balıkesir otoyolu, Ankara-Delice otoyolu, Ankara, İzmir otoyolu, Sivrihisar-Bursa otoyolu, Afyon-Antalya otoyolu, Ankara-Niğde otoyolu, Şanlıurfa-Habur otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır otoyolunu yapmak.
7. 24 yeni karayolu yapmak.
8. Karayolu akademisi kurmak.
9. Tüm liman ve OSB'lerin bölünmüş yollarla bağlantılarını oluşturmak.
10.Rize-Mardin otoyolunu inşa etmek.
11.Liman ve deniz tesislerini ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre etmek.
12.Yeni liman projeleri ile transit ülke olmak.
13. Elleçleme kapasitesini 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırmak.
14. Yurtiçi taşımacılıkta denizyolunun payını yüzde 15'e (ton/km) konteynırlaşma oranını yüzde 15 TEU yükseltmek.
15. Marmara Denizinde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun 2 veya 3 katlı araç yükleme boşaltma imkanları olan Ro-Ro terminalleri inşa etmek.
16. Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro-Pax filosu kapasitesini arttırarak hatları çeşitlendirmek.
17. Birbirine yakın iskeleleri ihtisas limanlarına dönüştürmek.
18. Kentiçi ulaşım sistemlerini AB standartlarına uyumlu hale getirmek.
19. Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanlar için ulaşımda planlama ve tasarım standardı oluşturmak.
20. Raylı sistemlerde yerli sanayiyi teşvik etmek.
21. Kentiçi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğalgaz-hibrit araç kullanmak, deniz-iç suyolu ulaşımını toplu taşımayla entegre edip iyileştirmek.
22. Kentlere özgün otopark yönetim sistemi kurmak.
23. 22 Eylül'ü otomobilsiz gün ilan etmek.
24. 6 bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağı inşa etmek.
25. 4 bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa etmek.
26. Başkentray projesini inşa etmek.
27.Egeray projesini tamamlamak, demiryolu araç projesini yenilemek.
28. Demiryolu payını yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 arttırmak.
29. Uçak-dolmuş-taksi işletmeleri kurmak.
30. Deniz, göl gibi yerlere yakın turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz, hava araçlarını kullanmak, bu alanda gelişim sağlamak.
31. Hava kargo taşımacılığına uygun havaalanlarını serbest bölge ilan etmek.
32. 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşmak.
33. Yaylaları, turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanlarıyla entegre etmek.
34. İstanbul'da TEM otoyolu üzerinde Silivri, Selimpaşa, Bahçeşehir, Avcılar, Kavacık, Ataşehir ve Kurtköyde cep otogarları yapmak.
35. 200 adet balıkçı barınağının 55'ini kademeli olarak yat limanına dönüştürmek.
36. Deniz ticaret filosunu modernize edip, dünyanın en büyük 10 limanından en az birini inşa etmek.

Teknoloji-Bilişim
1. Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak.
2. Türkiye'nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapmak.
3. Yerli imalat olarak en az 2 tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretmek.
4. Gemi inşa sanayisinde 10 milyar dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanları oluşturmak.
5. Kayma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa etmek.
6. Demiryolu araştırma enstitüsü kurmak.
7. Kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olmak.
8. Bilişim hacmini 160 milyar dolara çıkarmak.
9. Genişbant internet abone sayısını 30 milyona ulaştırmak.
10. Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye'de kurulmasının sağlanması amacıyla ''Bilişim Vadisi OSB'' projesini gerçekleştirmek.
11. Avrupa'nın çağrı merkezi üssü olmak.
12. Küresel bilişim teknolojileri pazarında söz sahibi en azbir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standartlarıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olmak.
13. Türkiye'nin ilk savaş uçağını tamamlamak.
14. Teknoparkların etkinliğini arttırmak için bölgelerde sağlanan desek, teşvik ve istisnaları 2023'e kadar uzatmak.
15. Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgeleri oluşturmak.
16. Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge'nin payını, ulusal hedefe paralel yüzde 2 seviyesine çıkarmak.
17. Posta Düzenleme Kurumu kurmak.
18. Gemi insa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak.

Eğitim
1. Okullaşma oranlarını ilköğretim ve ortaöğretimde yüzde 100, yükseköğretimde ise yüzde 50 seviyesine çıkarmak.

Tarım
Tüm sulanabilir arazilerin sulanmasını sağlamak.
İçme, kullanma ve sanayi için 38,5 milyar metreküp su kapasitesi yaratmak, su sıkıntısını ortadan kaldırmak.
Avrupa yakasında Silivri-Büyükçekmece Gölü aksında ve TEM Otoyolu arasında kalan bölgeyi; Silivri'nin batısında Değirmenköy, Çanta ve Hadımköy ile Kayabaşı ve Ispartakule'yi, Anadolu yakasında ise Maltepe, Orhanlı, Şile ve Ağva'yı gelişmiş alanlar haline getirmek.

Ülke nüfusunun yaklaşık 5'te birinin yaşadığı İstanbul, 2023'te 16 milyonu aşacak.
Başkent Ankara'nın nüfusu 5.5 milyona, İzmir'inki 4.5 milyona, Bursa'nın ki ise 3.4 milyona ulaşacak.


Kaynak: Sabah Gazetesi









4 Ekim 2013 Cuma

Ego!

İnsanın Ego Gelişimi

Alman psikanalist Erik H. Erikson (1902-1994); insanın tüm hayat süresi boyunca fiziksel, bilişsel, dürtüsel ve cinsel değişiklikler ve bu dönemlerde yaşanan krizler ile şekillenen, ego gelişiminin ve oluşabilen patolojik durumların bir çizelgesini oluşturarak, evrelere ayırmıştır.

Birinci evre (temel güvene karşı güvensizlik dönemi) ; Doğumdan -1,5 yaş

İkinci evre (özerklik bağımsızlığa karşın utanç ve şüphe dönemi) ; 1-3 yaş

Üçüncü evre ( girişime karşı suçluluk dönemi) ;  3-5 yaş

Dördüncü evre (üreticiliğe karşı küçüklük değersizlik dönemi);  5-11 yaş

Beşinci evre (kimlik duygusuna karşın rol kargaşası dönemi);  11-21 yaş

Altıncı evre (tek başınalığa karşın yakınlık kurma dönemi);  21-40 yaş

Yedinci evre (yerinde saymaya karşı üretkenlik dönemi);  40-65 yaş

Sekizinci evre (umutsuzluk hissine karşın benlik bütünlüğü bilgelik safhası);  65  yaş üzeri....
İnsanın Ego Gelişimi


Alman psikanalist Erik H. Erikson (1902-1994); insanın tüm hayat süresi boyunca fiziksel, bilişsel, dürtüsel ve cinsel değişiklikler ve bu dönemlerde yaşanan krizler ile şekillenen, ego gelişiminin ve oluşabilen patolojik durumların bir çizelgesini oluşturarak, evrelere ayırmıştır.

Birinci evre (temel güvene karşı güvensizlik dönemi) ; Doğumdan -1,5 yaş

İkinci evre (özerklik bağımsızlığa karşın utanç ve şüphe dönemi) ; 1-3 yaş

Üçüncü evre ( girişime karşı suçluluk dönemi) ;  3-5 yaş

Dördüncü evre (üreticiliğe karşı küçüklük değersizlik dönemi);  5-11 yaş

Beşinci evre (kimlik duygusuna karşın rol kargaşası dönemi);  11-21 yaş

Altıncı evre (tek başınalığa karşın yakınlık kurma dönemi);  21-40 yaş

Yedinci evre (yerinde saymaya karşı üretkenlik dönemi);  40-65 yaş

Sekizinci evre (umutsuzluk hissine karşın benlik bütünlüğü bilgelik safhası);  65  yaş üzeri....

2 Ekim 2013 Çarşamba

Bizim ''dünyamız''

Her şeyin olduğu gibi, Dünyanında bir onuru var....

Zırıltı- vızıltı yerine, gerçek müzik...
eğlence yerine, kıvanç...
para yerine, ruh...
gelişigüzel etkinlikler yerine, iş...
oyun yerine, gerçek tutku arayanlara

Dünya nasıl görünüyordur?

Herşeyin olduğu gibi, Benimde bir onurum var...

Bir dostum dedi ki;
''kendini sadece işine ver, kendi işine bak, görevin olan şeyleri yerine getir. Sana düşen görevde, bunları güzel, iyi, samimi ve doğru yapmaktır.''

Hermann Hesse Der ki..

Hermann Hesse'den ...
Acılar,
gerçekte çektiğimiz acılardan gurur duymalıyız. Her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu hatırlatır. Aslında insanların çoğunluğu, yüzmesini öğrenmeden  yüzmek istemezler. Zira, karada yaşamak için yaradılmışlardır, suda değil.  İnsanların çoğu düşünmekte istemezler, buda doğal. Çünkü yaşamak için yaradılmışlardır, düşünmek için değil. Ancak, hem karada yaşayabilir, hemde yüzmeyi öğrenebiliriz, hem yaşayabilir, hemde düşünebiliriz. Asla bir engelimiz yok. Hatta daha ileri bir noktaya ulaşırız, gün gelip suda da boğulmayız.:-)   (Bozkırkurdu)

Kendinden emin düşüncelere ve serinkanlılığa sahip olmak,
kendinden emin bilgilere sahip olmak,
her türlü büyüklük hırsından uzak, sivrilip, parlayıp ün salmak, karşısındakini ikna etmek yada haklı çıkmak gibi isteklere içinde yer vermeyen kişiler gerçek aydın kişilerdir ki, zaten onlar başkalarından çoook fazla düşüncelerle yoğrulmuşlardır.
çağımızdaki bütün o işgüzarlıklar, o bencillikler, açgözlü çabalar, kendini beğenmişlikler, her konuda sığlıklar, soytarılıklar ... İnsanlığın yüceliğine yönelik, büyüklüğüne yönelik, kalıcılığına yönelik yaklaşımlar görememek... Şan ve şöhret adına yapılanları gördükçe, daha da bir acının şiddetinin artması...
İnsanın kendini sevemeden, başkasını, başkalarını, başka canlıları sevemeyeceği...Nefretin bencillikle eşdeğer olduğu. Sonuç; soyutlanmışlık ve umarsızlık değil mi? (Bozkırkurdu)
Her şeyin olduğu gibi, Dünyanında bir onuru var....

Zırıltı- vızıltı yerine, gerçek müzik...
eğlence yerine, kıvanç...
para yerine, ruh...
gelişigüzel etkinlikler yerine, iş...
oyun yerine, gerçek tutku arayanlara

Dünya nasıl görünüyordur?

Herşeyin olduğu gibi, Benimde bir onurum var...

Bir dostum dedi ki;
''kendini sadece işine ver, kendi işine bak, görevin olan şeyleri yerine getir. Sana düşen görevde, bunları güzel, iyi, samimi ve doğru yapmaktır.''
Hermann Hesse'den ...
Acılar,
gerçekte çektiğimiz acılardan gurur duymalıyız. Her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu hatırlatır. Aslında insanların çoğunluğu, yüzmesini öğrenmeden  yüzmek istemezler. Zira, karada yaşamak için yaradılmışlardır, suda değil.  İnsanların çoğu düşünmekte istemezler, buda doğal. Çünkü yaşamak için yaradılmışlardır, düşünmek için değil. Ancak, hem karada yaşayabilir, hemde yüzmeyi öğrenebiliriz, hem yaşayabilir, hemde düşünebiliriz. Asla bir engelimiz yok. Hatta daha ileri bir noktaya ulaşırız, gün gelip suda da boğulmayız.:-)   (Bozkırkurdu)
Hermann Hesse'den..
Kendinden emin düşüncelere ve serinkanlılığa sahip olmak,
kendinden emin bilgilere sahip olmak,
her türlü büyüklük hırsından uzak, sivrilip, parlayıp ün salmak, karşısındakini ikna etmek yada haklı çıkmak gibi isteklere içinde yer vermeyen kişiler gerçek aydın kişilerdir ki, zaten onlar başkalarından çoook fazla düşüncelerle yoğrulmuşlardır.
çağımızdaki bütün o işgüzarlıklar, o bencillikler, açgözlü çabalar, kendini beğenmişlikler, her konuda sığlıklar, soytarılıklar ... İnsanlığın yüceliğine yönelik, büyüklüğüne yönelik, kalıcılığına yönelik yaklaşımlar görememek... Şan ve şöhret adına yapılanları gördükçe, daha da bir acının şiddetinin artması...
İnsanın kendini sevemeden, başkasını, başkalarını, başka canlıları sevemeyeceği...Nefretin bencillikle eşdeğer olduğu. Sonuç; soyutlanmışlık ve umarsızlık değil mi? (Bozkırkurdu)

Kıyafetlerimiz..Biz..

Giyim tarzımız; kişiliğimizi yansıtır...

İş hayatımızda iken, görünümümüzde yatan mesaj, kişiliğimizi yansıtmaktadır. Çevremizdeki izleyenler; mesajı taşıyanı beğenirler ise, mesaja da değer verirler. Bunun için, sektör, kurum, firma ne olursa olsun, ilk tanışmada değil, her zaman doğru mesaj içerek giyim tarzı benimsenmelidir. Bugün iş hayatında; ilk akla gelen takım elbiseler veya birbirini tamamlayan giysilerdir..

Kendi değerinin farkında olup; sağlığına, ailesine,  işine, hayatına, çevresine olumlu mesajlar iletmek isteyen, olumlu düşünen huzurlu insanların imajı güçlü olur.

İş hayatında vücut yapımıza uygun, kişiliğimizi yansıtan, kendi stilimizi yaratmalıyız...Pantolon yada eteğe uygun renkte ayakkabı yada çorap seçimi yapamamak, aşırı makyaj yapmak, giysilerimizde uygun renk ve desende seçim yapamamak, ilk izlenimde de, sonraki aşamalar da da sıkıntı yaratabilir...

Tercih edilen giysilerin üzerimizde taşınması da ayrı bir beceridir. Abartıdan, küçük dağları ben yarattım edasından uzak, samimiyetle, güleryüzle taşınan giysilerimiz, kişiliğimizi ve çevremize verdiğimiz mesajı da içerdiğinden önem taşımaktadır..

 
Giyim tarzımız; kişiliğimizi yansıtır...


İş hayatımızda iken, görünümümüzde yatan mesaj, kişiliğimizi yansıtmaktadır. Çevremizdeki izleyenler; mesajı taşıyanı beğenirler ise, mesaja da değer verirler. Bunun için, sektör, kurum, firma ne olursa olsun, ilk tanışmada değil, her zaman doğru mesaj içerek giyim tarzı benimsenmelidir. Bugün iş hayatında; ilk akla gelen takım elbiseler veya birbirini tamamlayan giysilerdir..

Kendi değerinin farkında olup; sağlığına, ailesine,  işine, hayatına, çevresine olumlu mesajlar iletmek isteyen, olumlu düşünen huzurlu insanların imajı güçlü olur.

İş hayatında vücut yapımıza uygun, kişiliğimizi yansıtan, kendi stilimizi yaratmalıyız...Pantolon yada eteğe uygun renkte ayakkabı yada çorap seçimi yapamamak, aşırı makyaj yapmak, giysilerimizde uygun renk ve desende seçim yapamamak, ilk izlenimde de, sonraki aşamalar da da sıkıntı yaratabilir...

Tercih edilen giysilerin üzerimizde taşınması da ayrı bir beceridir. Abartıdan, küçük dağları ben yarattım edasından uzak, samimiyetle, güleryüzle taşınan giysilerimiz, kişiliğimizi ve çevremize verdiğimiz mesajı da içerdiğinden önem taşımaktadır..




30 Eylül 2013 Pazartesi

Gelişim Evreleri

insan...

Vikipedi'de İnsanın Gelişim Evreleri
* Bebeklik (0-3 yaş)
* Çocukluk (3-12 yaş)
* Ergenlik (12-21 yaş)
* Yetişkinlik (21-65 yaş)
* Yaşlılık (65 yaş ve üzeri)

olarak ayrılmış...
Toplum...
Vikipediden..

insan...

Vikipedi'de İnsanın Gelişim Evreleri
* Bebeklik (0-3 yaş)
* Çocukluk (3-12 yaş)
* Ergenlik (12-21 yaş)
* Yetişkinlik (21-65 yaş)
* Yaşlılık (65 yaş ve üzeri)

olarak ayrılmış...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Bulut..

Kavakların dikliğine, boylarının uzunluğuna bakıp onları önemli bir şey sanmayın. Bütün kibirli, meyvesiz ve gölgesiz yaratıkların başları bulutlarda sallanır. (Cemil Sena)

Eski bayramları özledik mi?

Eski bayramlar derdi büyüklerimiz, şimdi aynısını biz söylüyoruz. Demek ki büyüdük bizde...:-)

Arife günü heyecanlanırdık, alınan kıyafetlerimizi giycez diye bayramda. Çünkü sadece bayramdan bayrama alınırdı giyeceklerimiz. Yatağımızın başucunda elbiselerimizle sabahı beklerdik heyecanla, uyuyamadığımız bile olurdu, sabaha karşı dalardık .... Oysa simdi her zaman alabiliyoruz. o zaman bize hep bayram da diyebiliriz. Deriz demesine de, bi özelliği kalmadı, ayrıcalığını yitirdi yeni kıyafet giymek, o tat kalmadı, o duygularda kalmadı... Sahip olmak duygusuna geldik gene... Niye hep kapılar buna çıkıyor acaba?

Ziyaretler başlardı, giyilen kıyafetler ile... Güler yüzlü, samimi, içten aile büyüklerimiz beklerdi bizi temizledikleri evlerinde. Mis gibi kokardı bahçeli evlerdeki çiçekler... Mendil verirlerdi bize, kağıt olmayanından... Yıkar yıkar kullanırdık, o mendillerimizi... Bizi severlerdi uzun zamandır görmediklerinden, bizde kediler dibi sırnaşır, mutlu olurduk...

Akşam yemeği ailenin en büyüğünde yenirdi, herkes oraya toplanarak. En güzel yemeklerle donatılırdı masa.. meyvelerle.. tatlılarla... yemekten sonra  içilen kahvelerle yapılan sohbetler esnasında, kulağımız onlarda olurken oynardık diğer akranlarımızla... Arada da müdahale etmeden duramazdık laflara, sonrada işitirdik azarı ''sen sus'' diye.. ama hiç alınmazdık, kırılmazdık... oyunumuza devam ederdik...

Sonra büyüdük birden bire... Elinden tutarak alışveriş yaptığın, bayram gezmelerine götüren ve gittiğin büyüklerin yanında yokken de devam ediyor yine hayat ve bayramlar...

Bayram gelmiş neyime, diye başlayan türküler yüreğimi burarken, biri 20, diğeri 5 yaşında iki çocuğum ile duygu yoğunluğunda harmanlanıp, kendime gelirken,

Ramazan Bayramımız kutlu olsun......
Kavakların dikliğine, boylarının uzunluğuna bakıp onları önemli bir şey sanmayın. bütün kibirli, meyvesiz ve gölgesiz yaratıkların başları bulutlarda sallanır. (Cemil Sena)
Eski bayramlar derdi büyüklerimiz, şimdi aynısını biz söylüyoruz. Demek ki büyüdük bizde...:-)

Arife günü heyecanlanırdık, alınan kıyafetlerimizi giycez diye bayramda. Çünkü sadece bayramdan bayrama alınırdı giyeceklerimiz. Yatağımızın başucunda elbiselerimizle sabahı beklerdik heyecanla, uyuyamadığımız bile olurdu, sabaha karşı dalardık .... Oysa simdi her zaman alabiliyoruz. o zaman bize hep bayram da diyebiliriz. Deriz demesine de, bi özelliği kalmadı, ayrıcalığını yitirdi yeni kıyafet giymek, o tat kalmadı, o duygularda kalmadı... Sahip olmak duygusuna geldik gene... Niye hep kapılar buna çıkıyor acaba?

Ziyaretler başlardı, giyilen kıyafetler ile... Güler yüzlü, samimi, içten aile büyüklerimiz beklerdi bizi temizledikleri evlerinde. Mis gibi kokardı bahçeli evlerdeki çiçekler... Mendil verirlerdi bize, kağıt olmayanından... Yıkar yıkar kullanırdık, o mendillerimizi... Bizi severlerdi uzun zamandır görmediklerinden, bizde kediler dibi sırnaşır, mutlu olurduk...

Akşam yemeği ailenin en büyüğünde yenirdi, herkes oraya toplanarak. En güzel yemeklerle donatılırdı masa.. meyvelerle.. tatlılarla... yemekten sonra  içilen kahvelerle yapılan sohbetler esnasında, kulağımız onlarda olurken oynardık diğer akranlarımızla... Arada da müdahale etmeden duramazdık laflara, sonrada işitirdik azarı ''sen sus'' diye.. ama hiç alınmazdık, kırılmazdık... oyunumuza devam ederdik...

Sonra büyüdük birden bire... Elinden tutarak alışveriş yaptığın, bayram gezmelerine götüren ve gittiğin büyüklerin yanında yokken de devam ediyor yine hayat ve bayramlar...


Bayram gelmiş neyime, diye başlayan türküler yüreğimi burarken, biri 20, diğeri 5 yaşında iki çocuğum ile duygu yoğunluğunda harmanlanıp, kendime gelirken,

Ramazan Bayramımız kutlu olsun......

14 Mayıs 2013 Salı

''T''

...3 T...

TEŞHİS, TEDAVİ VE TAKİP...

HAYATINIZIN HER ALANINDA UYGULAYIN...
...3 T...

TEŞHİS, TEDAVİ VE TAKİP...

HAYATINIZIN HER ALANINDA UYGULAYIN...

İnsan..

İnsanı;
anlamak, anlamlandırmak, bilmek, bilgilendirmek, fark etmek, yaşamak, huzur vermek, huzur bulmak, gelişmek, gelişmesine yardımcı olmak, geliştirmek, sürdürülebilir olmak...

Ölüme terk edilen canlılar varken..

Hayatta ölüme terk edilen canlılar varken, yaşamaya devam edebilmek nasıl bir yapı?
İnsanı;
anlamak, anlamlandırmak, bilmek, bilgilendirmek, fark etmek, yaşamak, huzur vermek, huzur bulmak, gelişmek, gelişmesine yardımcı olmak, geliştirmek, sürdürülebilir olmak...
Hayatta ölüme terk edilen canlılar varken, yaşamaya devam edebilmek nasıl bir yapı?

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Tamer Dövücü

Tamer DÖVÜCÜ,  Optimum Denge Modeli

Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.

Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor.  Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.

Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,

Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye  teşekkürler.
Tamer DÖVÜCÜ,  Optimum Denge Modeli

Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.

Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor.  Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.

Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,

Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye  teşekkürler.

10 Mayıs 2013 Cuma

Her türlü samimiyet..

Samimiyet her türlü oyunu bozar...Keyif alarak kullandığım bir cümle..
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?

Galiba orda..

Sorun da galiba orda.. duygusal ihtiyaçlarımızı belirledikten sonra, sıralaması sizinki ile uyuşmayan yada hiç alakası olmayan ihtiyaçlara sahip insanlar yada topluluklar bir araya gelince kaos oluyor...

Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?

Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?
En çok ihtiyaç duyduğumuz tabi ki...

Bir sıralamaya yapsak...
Birinci sıraya neyi koyarsınız?
Ben, birinci sırada SEVGİ derim.  Ya siz?

Aileye bağlılığım, ikinci sıradaki duygusal ihtiyacım...

Dürüstlük ve açıklık, üçüncü sıradaki ihtiyacım..

Ya da öncelikli olanları belirleyebilsek, daha yardımcı olur muyuz ki kendimize?
YA DİĞER SIRADAKİLER... dördüncü, beşinci, altıncı sıradakiler....

En sona neyi koydum biliyor musunuz? Mali desteği ....:-)
Samimiyet her türlü oyunu bozar...Keyif alarak kullandığım bir cümle..
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?


Sorun da galiba orda.. duygusal ihtiyaçlarımızı belirledikten sonra, sıralaması sizinki ile uyuşmayan yada hiç alakası olmayan ihtiyaçlara sahip insanlar yada topluluklar bir araya gelince kaos oluyor...

İç güdürlerimizi değiştiremeyiz..

İçgüdülerimizi değiştiremeyiz. Peki... kontrol edebiliriz, yönlendirebiliriz. Ama nasıl?
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...

İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?

Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?

Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?

Olmak yada sahip olmak...  kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.

Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?
En çok ihtiyaç duyduğumuz tabi ki...

Bir sıralamaya yapsak...
Birinci sıraya neyi koyarsınız?
Ben, birinci sırada SEVGİ derim.  Ya siz?

Aileye bağlılığım, ikinci sıradaki duygusal ihtiyacım...

Dürüstlük ve açıklık, üçüncü sıradaki ihtiyacım..

Ya da öncelikli olanları belirleyebilsek, daha yardımcı olur muyuz ki kendimize?
YA DİĞER SIRADAKİLER... dördüncü, beşinci, altıncı sıradakiler....

En sona neyi koydum biliyor musunuz? Mali desteği ....:-)

Mutluluk

Mutluluk varacağınız bir istasyon değil, yaşam tarzıdır.
İçgüdülerimizi değiştiremeyiz. Peki... kontrol edebiliriz, yönlendirebiliriz. Ama nasıl?
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...

İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?

Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?

Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?

Olmak yada sahip olmak...  kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.

Sanmasınlar..

Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük. Mevlana Celalettin-i Rumı

Yalan!

Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. Victor Hugo
Mutluluk varacağınız bir istasyon değil, yaşam tarzıdır.

9 Mayıs 2013 Perşembe

Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük. Mevlana Celalettin-i Rumı