...3 T...
TEŞHİS, TEDAVİ VE TAKİP...
HAYATINIZIN HER ALANINDA UYGULAYIN...
14 Mayıs 2013 Salı
İnsan..
İnsanı;
anlamak, anlamlandırmak, bilmek, bilgilendirmek, fark etmek, yaşamak, huzur vermek, huzur bulmak, gelişmek, gelişmesine yardımcı olmak, geliştirmek, sürdürülebilir olmak...
anlamak, anlamlandırmak, bilmek, bilgilendirmek, fark etmek, yaşamak, huzur vermek, huzur bulmak, gelişmek, gelişmesine yardımcı olmak, geliştirmek, sürdürülebilir olmak...
Ölüme terk edilen canlılar varken..
Hayatta ölüme terk edilen canlılar varken, yaşamaya devam edebilmek nasıl bir yapı?
13 Mayıs 2013 Pazartesi
Tamer Dövücü
Tamer DÖVÜCÜ, Optimum Denge Modeli
Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.
Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor. Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.
Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,
Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye teşekkürler.
Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.
Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor. Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.
Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,
Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye teşekkürler.
Tamer DÖVÜCÜ, Optimum Denge Modeli
Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.
Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor. Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.
Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,
Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye teşekkürler.
Yürekten teşekkürler.
Etrafımdaki herkesin (eşim hariç) ''ya ne işin var, hafta sonu eğitim mi olurmuş?'' dedikleri cuma, cumanın ertesi ve pazar günü, toplam 3 günü ve yaklaşık 21 saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım eğitime emeği geçenlere.
Kendimden o kadar çok şey buldum ki. Her şey anlamakla ve bilmek başlıyor. Sanıyorum ki; bundan sonraki süreçte sıkı takipçiniz olucam.
Umarım ki, çok daha fazla insana ulaşır, hatta gruplara ve hatta kitlelere ulaşırsınız. İnsanın en değerli olduğu ve tüm sistemin onun üzerine kurulu olduğu bir yaşam.
Çok çok fazla kişi tarafından takip edilmeniz dileğiyle,
Saygıdeğer Hocam ve sevgili Eşine, Bursa'daki organizasyonu yürüten Cem Beye teşekkürler.
10 Mayıs 2013 Cuma
Her türlü samimiyet..
Samimiyet her türlü oyunu bozar...Keyif alarak kullandığım bir cümle..
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?
Galiba orda..
Sorun da galiba orda.. duygusal ihtiyaçlarımızı belirledikten sonra, sıralaması sizinki ile uyuşmayan yada hiç alakası olmayan ihtiyaçlara sahip insanlar yada topluluklar bir araya gelince kaos oluyor...
Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?
Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?
En çok ihtiyaç duyduğumuz tabi ki...
Bir sıralamaya yapsak...
Birinci sıraya neyi koyarsınız?
Ben, birinci sırada SEVGİ derim. Ya siz?
Aileye bağlılığım, ikinci sıradaki duygusal ihtiyacım...
Dürüstlük ve açıklık, üçüncü sıradaki ihtiyacım..
Ya da öncelikli olanları belirleyebilsek, daha yardımcı olur muyuz ki kendimize?
YA DİĞER SIRADAKİLER... dördüncü, beşinci, altıncı sıradakiler....
En sona neyi koydum biliyor musunuz? Mali desteği ....:-)
En çok ihtiyaç duyduğumuz tabi ki...
Bir sıralamaya yapsak...
Birinci sıraya neyi koyarsınız?
Ben, birinci sırada SEVGİ derim. Ya siz?
Aileye bağlılığım, ikinci sıradaki duygusal ihtiyacım...
Dürüstlük ve açıklık, üçüncü sıradaki ihtiyacım..
Ya da öncelikli olanları belirleyebilsek, daha yardımcı olur muyuz ki kendimize?
YA DİĞER SIRADAKİLER... dördüncü, beşinci, altıncı sıradakiler....
En sona neyi koydum biliyor musunuz? Mali desteği ....:-)
Samimiyet her türlü oyunu bozar...Keyif alarak kullandığım bir cümle..
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?
Samimiyet içeren bir ortamda yaşamak mı tercihleriniz arasında, çatışma ortamında yaşamak mı?
Müzakerelerin yapıldığı mı, mücadelelerin verildiği mi?
Sizi kimsenin düşünmediği bir ortam mi, farkına bile varmadan kendinizi ait hissettiğiniz bir ortam mı?
İç güdürlerimizi değiştiremeyiz..
İçgüdülerimizi değiştiremeyiz. Peki... kontrol edebiliriz, yönlendirebiliriz. Ama nasıl?
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...
İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?
Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?
Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?
Olmak yada sahip olmak... kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...
İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?
Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?
Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?
Olmak yada sahip olmak... kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.
Duygusal ihtiyaçlarımızı belirleyebilir miyiz?
En çok ihtiyaç duyduğumuz tabi ki...
Bir sıralamaya yapsak...
Birinci sıraya neyi koyarsınız?
Ben, birinci sırada SEVGİ derim. Ya siz?
Aileye bağlılığım, ikinci sıradaki duygusal ihtiyacım...
Dürüstlük ve açıklık, üçüncü sıradaki ihtiyacım..
Ya da öncelikli olanları belirleyebilsek, daha yardımcı olur muyuz ki kendimize?
YA DİĞER SIRADAKİLER... dördüncü, beşinci, altıncı sıradakiler....
En sona neyi koydum biliyor musunuz? Mali desteği ....:-)
Mutluluk
Mutluluk varacağınız bir istasyon değil, yaşam tarzıdır.
İçgüdülerimizi değiştiremeyiz. Peki... kontrol edebiliriz, yönlendirebiliriz. Ama nasıl?
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...
İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?
Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?
Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?
Olmak yada sahip olmak... kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.
Mutlu olabiliriz, ama nasıl?
Sevebiliriz, nasıl?
Başarabiliriz, nasıl?
........., nasıl?
ne istiyorsak koyabiliriz noktaların üstüne...
İnsanı ve kendimizi tanımakla başlayalım... Biz neden yapılmışız? Bizim inşamız neyin üstüne kurulu? Biz niçin yaratılmışız?
Ben nelerden ibaretim? Benim tanımım ne?
Bir ortama girdiğimizde adımızı, soyadımızı belki ne iş yaptığımızı, belki nereli olduğumuzu, belki nerede okuduğumuzu, nerede askerlik yaptığımızı, belki ailemizi tanıtıyoruz, ne gerekiyorsa...Ya başka ne biliyoruz?
Varlığım ve bunu sürdürebilmem için ihtiyacım olan yada olacaklar neler?
Beni; ben mi yöneteceğim, yoksa yönetilecek miyim?
Kendi alışkanlıklarıma ben mi sahip olacağım, yoksa kopyalayacak mıyım?
Tercihlerimi ben mi belirleyeceğim, yoksa belirlemem konusunda dayatılanlardan mı seçeceğim?
İçgüdülerime yenik mi düşeceğim, yoksa onları ben mi kontrol edeceğim?
Zahmetsiz olan davranışlarımı sergileyeceğim, yoksa bende olanları kullanmayı mı tercih edeceğim?
Duygusal ihtiyaçlarımı ben kendim karşılayabilecek miyim, yoksa takviyelerle mi devam edeceğim?
Ne için varım?
Ne istiyorum?
Listeleri istediğiniz kadar uzatabiliriz?
Olmak yada sahip olmak... kesinlikle okunması gereken harika bir kitap, benim için tabi.. bildiğiniz bazen de tanımlayamadığınız konulara bakışınızı netleştirmeye yardımcı oluyor.
Sanmasınlar..
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük. Mevlana Celalettin-i Rumı
Yalan!
Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. Victor Hugo
9 Mayıs 2013 Perşembe
8 Mayıs 2013 Çarşamba
Filtre
Filtre .. Klasikleşti, ama çok beğeniyorum...
Bir gün bir tanıdığı Sokrates'e rastlar ve der ki,
- "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”
-''Bir dakika bekle'' diye cevap verir Sokrates. ''Bana birşey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.
Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini düşünmeni istiyorum.''
Birinci filtre “Gerçek Filtresi.”
“Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”
“Hayır” dedi adam “Aslında bunu sadece duydum ve ….”
“Tamam” dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “ İyilik Filtresini”
“Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?”
“Hayır, tam tersi…”
“Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.
”İşe yararlılık filtresi.”
“Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?”
“Hayır” gerçekten değil.
"Anlaşıldı” der Sokrates;
"söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi , ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?"
Bir gün bir tanıdığı Sokrates'e rastlar ve der ki,
- "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”
-''Bir dakika bekle'' diye cevap verir Sokrates. ''Bana birşey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.
Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini düşünmeni istiyorum.''
Birinci filtre “Gerçek Filtresi.”
“Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”
“Hayır” dedi adam “Aslında bunu sadece duydum ve ….”
“Tamam” dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “ İyilik Filtresini”
“Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?”
“Hayır, tam tersi…”
“Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.
”İşe yararlılık filtresi.”
“Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?”
“Hayır” gerçekten değil.
"Anlaşıldı” der Sokrates;
"söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi , ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?"
Dünya İnsan Hakları Günü
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü | ||
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ Önsöz İnsanlık topluluğunun bütün üyelerinde bulunan onurun; eşit ve başkasına aktarılamaz hakların tanınması, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğu, İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesi insanlık vicdanını isyana yönelten zorbalıklara yol açmış olduğu ve insanları korku ve yoksulluktan kurtulmuş, söz ve inanç özgürlüğüne kavuşmuş bir dünya kurulması insanoğlunun en yüksek ideali olarak ilan edilmesi olduğu, İnsanın baskıya, baskı yönetimine karşı son çözüm olarak ayaklanmak zorunda kalmaması için, insan haklarının bir hukuk düzeniyle korunması bir zorunluluk olduğu, Devletler arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesi zorunlu olduğu, Birleşmiş Milletleri Halkları Antlaşma'da, insanın temel haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkek ve kadınların eşitliğine olan inançlarını bir kez daha açıklamış oldukları ve toplumsal ilerlemeyi kolaylaştırmaya, daha geniş bir özgürlük içerisinde, daha iyi yaşam koşulları oluşturmaya karar verdiklerini bildirmiş bulundukları, Üye devletler, Birleşmiş Milletler örgütü ile işbirliği yaparak, insan haklarına ve temel özgürlüklere bütün dünyaca saygı gösterilmesinin sağlanmasını üstlenmiş oldukları, Bu hak ve özgürlüklerin herkesçe özdeş biçimde anlaşılması, yukarıdaki üstlenmenin yerine getirilmesi açısından çok büyük önem taşıdığı için, Genel Kurul Toplumun her bir birey ve her bir organının, bu Bildirge'yi her zaman göz önünde tutarak, söz konusu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmek için eğitim ve öğretim yoluyla ve gerek üye devletlerin halkları arasında, gerek üye devletlerin yönetimi altındaki bölgelerin halkları arasında bu hak ve özgürlüklerin evrensel ve etkin biçimde benimsenmesi ve uygulaması için giderek gelişen ulusal ve uluslararası önlemler aracılığıyla harcayacağı çabalarda bütün halklar ve devletler için ortak standart olarak işbu Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ni ilan eder. Madde 1: Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Madde 2: Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da her hangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge'de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. Madde 3: Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Madde 4: Hiç kimse köle ya da kul olarak kullanılamaz; kölelik ve köle alım satımı her türlü biçimiyle yasaktır. Madde 5: Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamaz. Madde 6: Herkes, nerede olursa olsun, kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir. Madde 7: Yasa önünde herkes eşittir ve herkes ayrım gözetilmeksizin yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkını taşır. Herkesin, bu Bildirge'ye aykırı her türlü ayrıma ve bu tür ayrım gözetici işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır. Madde 8: Her kişinin, kendisine Anayasa ya da yasa ile tanınan temel haklara aykırı işlemlere karşı ilgili ulusal mahkemelerin etkin koruyucu önlemlerinden yararlanma hakkı vardır. Madde 9: Hiç kimse, keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. Madde 10: Herkes, haklarının ve ödevlerinin ya da kendisine yöneltilen ve ceza niteliği taşıyan herhangi bir suçlamanın saptanmasında, davanın bağımsız ve tarafsız bir mahkemece, tam bir eşitlikle, adil ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir. Madde 11: (1) Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün güvencenin sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile yasaca suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır. (2) Hiç kimse, gerçekleştiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan eylem ya da ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Madde 12: Hiç kimse, özel yaşamı, ailesi, konutu ya da yazışması konularında keyfi müdahaleye, onuruna ve adına karşı saldırıya uğrayamaz. Herkesin, bu müdahale ve saldırılara karşı yasa ile korunmaya hakkı vardır. Madde 13: (1) Herkes, herhangi bir devletin sınırları içinde özgürce dolaşma ve oturma hakkına sahiptir. (2) Herkes, kendi ülkesi dahil herhangi bir ülkeden ayrılma ya da kendi ülkesine yeniden dönme hakkına sahiptir. Madde 14: (1) Herkesin, zulüm karşısında, başka ülkelere sığınma hakkı vardır. (2) Bu hak, adi bir suçla ya da Birleşmiş Milletler ilke ve amaçlarına aykırı eylemlerle ilgili kovuşturmalar halinde, ileri sürülemez. Madde 15: (1) Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır. (2) Hiç kimse, yurttaşlığından ya da yurttaşlığını değiştirme hakkından keyfi bir biçimde yoksun bırakılamaz. Madde 16: (1) Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, ırk, uyruk ya da din bakımından hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir. Söz konusu kişiler, evlenme konusunda, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit haklara sahiptirler. (2) Evlenme ancak, evleneceklerin özgür ve tam rızası ile gerçekleştirilebilir. (3) Aile toplumun doğal ve temel öğesidir ve toplum ve devletçe korunur. Madde 17: (1) Herkesin, tek başına ya da başkalarıyla birlikte mal ve mülk edinme hakkı vardır. (2) Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılamaz. Madde 18: Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak din ya da inanç değiştirme; dinini ya da inancını tek başına ya da topluca, açık ya da özel olarak öğretim, uygulama, tapınma ve anma bağlamında açığa vurma özgürlüğünü içerir. Madde 19: Herkesin düşün ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır; bu özgürlük düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve düşünceleri her araçta arama, elde etme ve yayma hakkını içerir. Madde 20: (1) Herkesin barışcıl biçimde toplanma ve dernek kurma özgürlüğü vardır. (2) Hiç kimse bir derneğe girmeğe zorlanamaz. Madde 21: (1) Herkesin, doğrudan ya da özgürce seçilmiş kişiler aracılığıyla ülkesinin kamu yönetimine katılma hakkı vardır. (2) Herkes ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. (3) Halkın iradesi, hükümet erkinin temelidir; bu irade, gizli ya da buna denk bir yöntemle yapılacak ve genel ve eşit oy verme yoluyla gerçekleşecek olan dönemsel ve dürüst seçimle belirir. Madde 22: Her kişinin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe; onuru için ve kişiliğinin özgürce gelişmesi için zorunlu olan ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların, ulusal çaba ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütleriyle ve kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır. Madde 23: (1) Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. (2) Herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır. (3) Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yasayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır. (4) Herkesin, çıkarlarının korunması için başkaları ile birlikte sendika kurmaya ve kurulu bir sendikaya katılmaya hakkı vardır. Madde 24: Herkesin, çalışma saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli izin dahil olmak üzere, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirme hakkı vardır. Madde 25: (1) Herkesin gerek kendisi, gerek ailesi için yiyecek, giyecek, konut, sağlıksal bakım, gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine; işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılıkta ya da geçim olanaklarından kendi iradesi dışında yoksul kaldığı başka durumlarda, güvenliğe hakkı vardır. (2) Analık ve çocukluk özel bakım ve yardım hakkı doğurur. Bütün çocuklar, ister evlilik içinde, ister evlilik dışında doğsunlar, eşit sosyal güvenlikten yararlanırlar. Madde 26: (1) Herkesin eğitim hakkı vardır. Eğitim hiç olmazsa ilk ve temel eğitim evrelerinde parasız olmalıdır. İlk eğitim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitimden herkes yararlanabilmeli ve yüksek öğretim, başarıya göre, herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır. (2) Eğitim, insan kişiliğinin tam gelişmesini, insan haklarıyla temel özgürlüklere saygının güçlenmesini amaç olarak almalıdır. Eğitim bütün uluslar, ırklar ve dini topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu güçlendirmeli ve Birleşmiş Milletler'in barışın sürdürülmesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. (3) Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türü için öncelikli seçme hakkına sahiptir. Madde 27: (1) Herkes, toplumun kültürel etkinliklerine özgürce katılma, güzel sanatları tatma, bilim alanındaki ilerlemelerden ve bunların nimetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. (2) Herkesin, sahibi bulunduğu her türlü bilim, yazın ya da sanat yapıtlarından kaynaklanan ahlaki ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır. Madde 28: Herkesin, bu Bildirge'de yer alan hak ve özgürlüklerin tam olarak uygulanmasını sağlayacak bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır. Madde 29: (1) Herkesin, kişiliğinin özgürce ve tam gelişmesine olanak sağlayan topluluğa karşı ödevleri vardır. (2) Herkes, haklarını kullanmak ya da özgürlüklerinden yararlanmak konusunda, salt başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınmasını ve bunlara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla ve demokratik bir toplumda törenin, düzenin ve genel esenliğin haklı gereklerini karşılamak için yasa ile saptanmış olan sınırlamalara bağlıdır. (3) Bu hak ve özgürlükler, hiçbir biçimde, Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz. Madde 30: Bu Bildirge'nin hiçbir unsuru, içinde açıklanan hak ve özgürlüklerin bir devlet, topluluk ya da bireyce ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir etkinlik ya da girişime hak verir biçimde yorumlanamaz. | ||
Değerlerimiz
Değerlerimiz,
Bir ailenin, bir şirketin, bir toplumun, bir şehrin, bir ülkenin GELECEĞİ; iyi yetişmiş, karakter sahibi insanlara bağlıdır.
Peki; insanlar kendiliğinden mi iyi yetişir ve karakter sahibi olurlar?
Tabi ki; hayır.
İnsanlar kendiliğinden iyi ahlaki karaktere sahip olmaz. Daha doğduğumuz anda verilmesi gereken değerler, erdemler bulunmaktadır. Ağaç yaşken eğilir atasözümüzde bunu tamamlamaktadır. Ailemiz tarafından, içinde bulunduğumuz çevre tarafından, anaokulu ve ilköğretim ile orta öğretimdeki öğretmenlerimiz tarafından, tüm çocuklarımıza insani değerler öncelikli olarak öğretilmelidir.
Beden, akıl, ruh sağlığımızın bütünlüğünü, ahlak bakımından da zenginleştirmeli, sağlıklı ve dengeli bir insan olarak hayatımıza devam etmeliyiz. Bizim yetiştireceğimiz çocuklarda bizim gibi olacaktır.
İlk amaç olmalıdır… İlk ders olmalıdır…
DEĞERLERİMİZ…
Yaratılan her şeye;
Adaletli olmak, aileye ve dostluğa önem vermek, yardımseverlik, saygılı olmak, affetmek, verdiğin sözde durmak, çalışkanlık, cömertlik, emanete riayet etmek, tevazu sahibi olmak, şerefli olmak, merhametli olmak…
Filtre .. Klasikleşti, ama çok beğeniyorum...
Bir gün bir tanıdığı Sokrates'e rastlar ve der ki,
- "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”
-''Bir dakika bekle'' diye cevap verir Sokrates. ''Bana birşey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.
Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini düşünmeni istiyorum.''
Birinci filtre “Gerçek Filtresi.”
“Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”
“Hayır” dedi adam “Aslında bunu sadece duydum ve ….”
“Tamam” dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “ İyilik Filtresini”
“Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?”
“Hayır, tam tersi…”
“Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.
”İşe yararlılık filtresi.”
“Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?”
“Hayır” gerçekten değil.
"Anlaşıldı” der Sokrates;
"söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi , ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?"
Bir gün bir tanıdığı Sokrates'e rastlar ve der ki,
- "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”
-''Bir dakika bekle'' diye cevap verir Sokrates. ''Bana birşey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.
Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini düşünmeni istiyorum.''
Birinci filtre “Gerçek Filtresi.”
“Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?”
“Hayır” dedi adam “Aslında bunu sadece duydum ve ….”
“Tamam” dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “ İyilik Filtresini”
“Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi ?”
“Hayır, tam tersi…”
“Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.
”İşe yararlılık filtresi.”
“Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?”
“Hayır” gerçekten değil.
"Anlaşıldı” der Sokrates;
"söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi , ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?"
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
|
||
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
Önsöz
İnsanlık topluluğunun bütün üyelerinde bulunan onurun; eşit ve başkasına aktarılamaz hakların tanınması, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğu, İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesi insanlık vicdanını isyana yönelten zorbalıklara yol açmış olduğu ve insanları korku ve yoksulluktan kurtulmuş, söz ve inanç özgürlüğüne kavuşmuş bir dünya kurulması insanoğlunun en yüksek ideali olarak ilan edilmesi olduğu, İnsanın baskıya, baskı yönetimine karşı son çözüm olarak ayaklanmak zorunda kalmaması için, insan haklarının bir hukuk düzeniyle korunması bir zorunluluk olduğu, Devletler arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesi zorunlu olduğu, Birleşmiş Milletleri Halkları Antlaşma'da, insanın temel haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkek ve kadınların eşitliğine olan inançlarını bir kez daha açıklamış oldukları ve toplumsal ilerlemeyi kolaylaştırmaya, daha geniş bir özgürlük içerisinde, daha iyi yaşam koşulları oluşturmaya karar verdiklerini bildirmiş bulundukları, Üye devletler, Birleşmiş Milletler örgütü ile işbirliği yaparak, insan haklarına ve temel özgürlüklere bütün dünyaca saygı gösterilmesinin sağlanmasını üstlenmiş oldukları, Bu hak ve özgürlüklerin herkesçe özdeş biçimde anlaşılması, yukarıdaki üstlenmenin yerine getirilmesi açısından çok büyük önem taşıdığı için, Genel Kurul Toplumun her bir birey ve her bir organının, bu Bildirge'yi her zaman göz önünde tutarak, söz konusu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmek için eğitim ve öğretim yoluyla ve gerek üye devletlerin halkları arasında, gerek üye devletlerin yönetimi altındaki bölgelerin halkları arasında bu hak ve özgürlüklerin evrensel ve etkin biçimde benimsenmesi ve uygulaması için giderek gelişen ulusal ve uluslararası önlemler aracılığıyla harcayacağı çabalarda bütün halklar ve devletler için ortak standart olarak işbu Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ni ilan eder. Madde 1: Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Madde 2: Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da her hangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildirge'de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. Madde 3: Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Madde 4: Hiç kimse köle ya da kul olarak kullanılamaz; kölelik ve köle alım satımı her türlü biçimiyle yasaktır. Madde 5: Hiç kimse işkenceye ya da acımasız, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye uğratılamaz. Madde 6: Herkes, nerede olursa olsun, kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir. Madde 7: Yasa önünde herkes eşittir ve herkes ayrım gözetilmeksizin yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkını taşır. Herkesin, bu Bildirge'ye aykırı her türlü ayrıma ve bu tür ayrım gözetici işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır. Madde 8: Her kişinin, kendisine Anayasa ya da yasa ile tanınan temel haklara aykırı işlemlere karşı ilgili ulusal mahkemelerin etkin koruyucu önlemlerinden yararlanma hakkı vardır. Madde 9: Hiç kimse, keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. Madde 10: Herkes, haklarının ve ödevlerinin ya da kendisine yöneltilen ve ceza niteliği taşıyan herhangi bir suçlamanın saptanmasında, davanın bağımsız ve tarafsız bir mahkemece, tam bir eşitlikle, adil ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir. Madde 11: (1) Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün güvencenin sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile yasaca suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır. (2) Hiç kimse, gerçekleştiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan eylem ya da ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Madde 12: Hiç kimse, özel yaşamı, ailesi, konutu ya da yazışması konularında keyfi müdahaleye, onuruna ve adına karşı saldırıya uğrayamaz. Herkesin, bu müdahale ve saldırılara karşı yasa ile korunmaya hakkı vardır. Madde 13: (1) Herkes, herhangi bir devletin sınırları içinde özgürce dolaşma ve oturma hakkına sahiptir. (2) Herkes, kendi ülkesi dahil herhangi bir ülkeden ayrılma ya da kendi ülkesine yeniden dönme hakkına sahiptir. Madde 14: (1) Herkesin, zulüm karşısında, başka ülkelere sığınma hakkı vardır. (2) Bu hak, adi bir suçla ya da Birleşmiş Milletler ilke ve amaçlarına aykırı eylemlerle ilgili kovuşturmalar halinde, ileri sürülemez. Madde 15: (1) Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır. (2) Hiç kimse, yurttaşlığından ya da yurttaşlığını değiştirme hakkından keyfi bir biçimde yoksun bırakılamaz. Madde 16: (1) Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, ırk, uyruk ya da din bakımından hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir. Söz konusu kişiler, evlenme konusunda, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit haklara sahiptirler. (2) Evlenme ancak, evleneceklerin özgür ve tam rızası ile gerçekleştirilebilir. (3) Aile toplumun doğal ve temel öğesidir ve toplum ve devletçe korunur. Madde 17: (1) Herkesin, tek başına ya da başkalarıyla birlikte mal ve mülk edinme hakkı vardır. (2) Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılamaz. Madde 18: Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak din ya da inanç değiştirme; dinini ya da inancını tek başına ya da topluca, açık ya da özel olarak öğretim, uygulama, tapınma ve anma bağlamında açığa vurma özgürlüğünü içerir. Madde 19: Herkesin düşün ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır; bu özgürlük düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve düşünceleri her araçta arama, elde etme ve yayma hakkını içerir. Madde 20: (1) Herkesin barışcıl biçimde toplanma ve dernek kurma özgürlüğü vardır. (2) Hiç kimse bir derneğe girmeğe zorlanamaz. Madde 21: (1) Herkesin, doğrudan ya da özgürce seçilmiş kişiler aracılığıyla ülkesinin kamu yönetimine katılma hakkı vardır. (2) Herkes ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. (3) Halkın iradesi, hükümet erkinin temelidir; bu irade, gizli ya da buna denk bir yöntemle yapılacak ve genel ve eşit oy verme yoluyla gerçekleşecek olan dönemsel ve dürüst seçimle belirir. Madde 22: Her kişinin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe; onuru için ve kişiliğinin özgürce gelişmesi için zorunlu olan ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların, ulusal çaba ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütleriyle ve kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır. Madde 23: (1) Herkesin çalışmaya, işini özgürce seçmeye, adil ve elverişli çalışma koşullarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. (2) Herkesin hiçbir ayrım gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır. (3) Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yasayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır. (4) Herkesin, çıkarlarının korunması için başkaları ile birlikte sendika kurmaya ve kurulu bir sendikaya katılmaya hakkı vardır. Madde 24: Herkesin, çalışma saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli izin dahil olmak üzere, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirme hakkı vardır. Madde 25: (1) Herkesin gerek kendisi, gerek ailesi için yiyecek, giyecek, konut, sağlıksal bakım, gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine; işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılıkta ya da geçim olanaklarından kendi iradesi dışında yoksul kaldığı başka durumlarda, güvenliğe hakkı vardır. (2) Analık ve çocukluk özel bakım ve yardım hakkı doğurur. Bütün çocuklar, ister evlilik içinde, ister evlilik dışında doğsunlar, eşit sosyal güvenlikten yararlanırlar. Madde 26: (1) Herkesin eğitim hakkı vardır. Eğitim hiç olmazsa ilk ve temel eğitim evrelerinde parasız olmalıdır. İlk eğitim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitimden herkes yararlanabilmeli ve yüksek öğretim, başarıya göre, herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır. (2) Eğitim, insan kişiliğinin tam gelişmesini, insan haklarıyla temel özgürlüklere saygının güçlenmesini amaç olarak almalıdır. Eğitim bütün uluslar, ırklar ve dini topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu güçlendirmeli ve Birleşmiş Milletler'in barışın sürdürülmesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. (3) Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türü için öncelikli seçme hakkına sahiptir. Madde 27: (1) Herkes, toplumun kültürel etkinliklerine özgürce katılma, güzel sanatları tatma, bilim alanındaki ilerlemelerden ve bunların nimetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. (2) Herkesin, sahibi bulunduğu her türlü bilim, yazın ya da sanat yapıtlarından kaynaklanan ahlaki ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır. Madde 28: Herkesin, bu Bildirge'de yer alan hak ve özgürlüklerin tam olarak uygulanmasını sağlayacak bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır. Madde 29: (1) Herkesin, kişiliğinin özgürce ve tam gelişmesine olanak sağlayan topluluğa karşı ödevleri vardır. (2) Herkes, haklarını kullanmak ya da özgürlüklerinden yararlanmak konusunda, salt başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınmasını ve bunlara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla ve demokratik bir toplumda törenin, düzenin ve genel esenliğin haklı gereklerini karşılamak için yasa ile saptanmış olan sınırlamalara bağlıdır. (3) Bu hak ve özgürlükler, hiçbir biçimde, Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz. Madde 30: Bu Bildirge'nin hiçbir unsuru, içinde açıklanan hak ve özgürlüklerin bir devlet, topluluk ya da bireyce ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir etkinlik ya da girişime hak verir biçimde yorumlanamaz. | ||
Değerlerimiz,
Bir
ailenin, bir şirketin, bir toplumun, bir şehrin, bir ülkenin GELECEĞİ; iyi
yetişmiş, karakter sahibi insanlara bağlıdır.
Peki;
insanlar kendiliğinden mi iyi yetişir ve karakter sahibi olurlar?
Tabi ki; hayır.
İnsanlar kendiliğinden iyi ahlaki
karaktere sahip olmaz. Daha doğduğumuz
anda verilmesi gereken değerler, erdemler bulunmaktadır. Ağaç yaşken eğilir
atasözümüzde bunu tamamlamaktadır. Ailemiz tarafından, içinde bulunduğumuz
çevre tarafından, anaokulu ve ilköğretim ile orta öğretimdeki öğretmenlerimiz
tarafından, tüm çocuklarımıza insani
değerler öncelikli olarak öğretilmelidir.
Beden, akıl, ruh sağlığımızın
bütünlüğünü, ahlak bakımından da zenginleştirmeli, sağlıklı ve dengeli bir
insan olarak hayatımıza devam etmeliyiz. Bizim yetiştireceğimiz çocuklarda
bizim gibi olacaktır.
İlk amaç olmalıdır… İlk ders olmalıdır…
DEĞERLERİMİZ…
Yaratılan her şeye;
Adaletli olmak, aileye ve dostluğa
önem vermek, yardımseverlik, saygılı olmak, affetmek, verdiğin sözde durmak, çalışkanlık,
cömertlik, emanete riayet etmek, tevazu sahibi olmak, şerefli olmak, merhametli
olmak…
6 Mayıs 2013 Pazartesi
Dostluk
Keklik ile Avcı...
Avcının biri bir gün bir keklik yakalamış. Keklik korkuyla yalvarmaya başlamış...
'' Ne olur, bana kıymayın.. Ben size bir sürü keklik gösterebilirim. Beni bırakırsanız daha çok keklik yakalamış olurusunuz...''
Avcı biraz düşünmüş.
'' Ben seni öldürmeyeyim de kimi öldüreyim? Sen kendini kurtarmak için DOSTLARINA tuzak kuruyorsun...''
Avcının biri bir gün bir keklik yakalamış. Keklik korkuyla yalvarmaya başlamış...
'' Ne olur, bana kıymayın.. Ben size bir sürü keklik gösterebilirim. Beni bırakırsanız daha çok keklik yakalamış olurusunuz...''
Avcı biraz düşünmüş.
'' Ben seni öldürmeyeyim de kimi öldüreyim? Sen kendini kurtarmak için DOSTLARINA tuzak kuruyorsun...''
(Dostluk)... Keklik ile Avcı...
Avcının biri bir gün bir keklik yakalamış. Keklik korkuyla yalvarmaya başlamış...
'' ne olur, bana kıymayın.. Ben size bir sürü keklik gösterebilirim. Beni bırakırsanız daha çok keklik yakalamış olurusunuz...''
Avcı biraz düşünmüş.
'' Ben seni öldürmeyeyim de kimi öldüreyim? Sen kendini kurtarmak için DOSTLARINA tuzak kuruyorsun...''
Avcının biri bir gün bir keklik yakalamış. Keklik korkuyla yalvarmaya başlamış...
'' ne olur, bana kıymayın.. Ben size bir sürü keklik gösterebilirim. Beni bırakırsanız daha çok keklik yakalamış olurusunuz...''
Avcı biraz düşünmüş.
'' Ben seni öldürmeyeyim de kimi öldüreyim? Sen kendini kurtarmak için DOSTLARINA tuzak kuruyorsun...''
Liderlik
(Liderlik) Yaban kazları...
Göç eden yaban kazları havada süzülürken ''V'' şeklinde bir formla uçuyorlar. Bilim adamları araştırmışlar ve kazların neden bu şekilde uçtuklarını keşfetmişler. Kazlarında bir bildiği var elbette diye. Peki, biz kazlardan neler öğrenebiliriz?
1. ''V'' şeklinde uçulduğunda, kanat çırpan her kuş arkasında uçan kuş için, onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyormuş. Böylece kazlar birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımı sayesinde iki kat daha uzun süre uçabiliyormuş.
2. ''V'' grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamaz. Bu yüzden diğer kazlara göre daha çabuk yorulur. Bu durumda bi çözüm de var. Baştaki kaz yorulduğunda en arkaya geçiyor ve hemen arkasındaki kaz da onun yerini alıyor. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece hem bütün kazlar sırayla lider oluyorlar, hem de kazların her biri grubun her noktasında yer almış oluyor.
3. Lider kaz yorgunluğunun hızının azalmasına neden olduğunu fark etmezse ne olacak? Kazlar dayanışmayla bu problemin de üstesinden geliyorlar. Uçuş hızı yavaşladığında arkadaki kazlar bağırarak öndekileri uyarıyorlar.
4. Böylesine kalabalık bir göçmen kuşlar grubunda hastalananlar, yaralananlar da olabiliyor. Kazların güzel bir geleneği var. Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulur ve uçamayacak hale gelirse, iki kazla birlikte gruptan ayrılabiliyor. Ayrılan bu iki arkadaşı onu korumak için yanında kalıyorlar. Uçabilecek duruma gelinceye kadar onun yanında kalıyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiç bir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.
Göç eden yaban kazları havada süzülürken ''V'' şeklinde bir formla uçuyorlar. Bilim adamları araştırmışlar ve kazların neden bu şekilde uçtuklarını keşfetmişler. Kazlarında bir bildiği var elbette diye. Peki, biz kazlardan neler öğrenebiliriz?
1. ''V'' şeklinde uçulduğunda, kanat çırpan her kuş arkasında uçan kuş için, onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyormuş. Böylece kazlar birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımı sayesinde iki kat daha uzun süre uçabiliyormuş.
2. ''V'' grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamaz. Bu yüzden diğer kazlara göre daha çabuk yorulur. Bu durumda bi çözüm de var. Baştaki kaz yorulduğunda en arkaya geçiyor ve hemen arkasındaki kaz da onun yerini alıyor. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece hem bütün kazlar sırayla lider oluyorlar, hem de kazların her biri grubun her noktasında yer almış oluyor.
3. Lider kaz yorgunluğunun hızının azalmasına neden olduğunu fark etmezse ne olacak? Kazlar dayanışmayla bu problemin de üstesinden geliyorlar. Uçuş hızı yavaşladığında arkadaki kazlar bağırarak öndekileri uyarıyorlar.
4. Böylesine kalabalık bir göçmen kuşlar grubunda hastalananlar, yaralananlar da olabiliyor. Kazların güzel bir geleneği var. Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulur ve uçamayacak hale gelirse, iki kazla birlikte gruptan ayrılabiliyor. Ayrılan bu iki arkadaşı onu korumak için yanında kalıyorlar. Uçabilecek duruma gelinceye kadar onun yanında kalıyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiç bir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.
(Liderlik) Yaban kazları...
Göç eden yaban kazları havada süzülürken ''V'' şeklinde bir formla uçuyorlar. Bilim adamları araştırmışlar ve kazların neden bu şekilde uçtuklarını keşfetmişler. Kazlarında bir bildiği var elbette diye. Peki, biz kazlardan neler öğrenebiliriz?
1. ''V'' şeklinde uçulduğunda, kanat çırpan her kuş arkasında uçan kuş için, onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyormuş. Böylece kazlar birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımı sayesinde iki kat daha uzun süre uçabiliyormuş.
2. ''V'' grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamaz. Bu yüzden diğer kazlara göre daha çabuk yorulur. Bu durumda bi çözüm de var. Baştaki kaz yorulduğunda en arkaya geçiyor ve hemen arkasındaki kaz da onun yerini alıyor. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece hem bütün kazlar sırayla lider oluyorlar, hem de kazların her biri grubun her noktasında yer almış oluyor.
3. Lider kaz yorgunluğunun hızının azalmasına neden olduğunu fark etmezse ne olacak? Kazlar dayanışmayla bu problemin de üstesinden geliyorlar. Uçuş hızı yavaşladığında arkadaki kazlar bağırarak öndekileri uyarıyorlar.
4. Böylesine kalabalık bir göçmen kuşlar grubunda hastalananlar, yaralananlar da olabiliyor. Kazların güzel bir geleneği var. Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulur ve uçamayacak hale gelirse, iki kazla birlikte gruptan ayrılabiliyor. Ayrılan bu iki arkadaşı onu korumak için yanında kalıyorlar. Uçabilecek duruma gelinceye kadar onun yanında kalıyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiç bir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.
Göç eden yaban kazları havada süzülürken ''V'' şeklinde bir formla uçuyorlar. Bilim adamları araştırmışlar ve kazların neden bu şekilde uçtuklarını keşfetmişler. Kazlarında bir bildiği var elbette diye. Peki, biz kazlardan neler öğrenebiliriz?
1. ''V'' şeklinde uçulduğunda, kanat çırpan her kuş arkasında uçan kuş için, onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyormuş. Böylece kazlar birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımı sayesinde iki kat daha uzun süre uçabiliyormuş.
2. ''V'' grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamaz. Bu yüzden diğer kazlara göre daha çabuk yorulur. Bu durumda bi çözüm de var. Baştaki kaz yorulduğunda en arkaya geçiyor ve hemen arkasındaki kaz da onun yerini alıyor. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece hem bütün kazlar sırayla lider oluyorlar, hem de kazların her biri grubun her noktasında yer almış oluyor.
3. Lider kaz yorgunluğunun hızının azalmasına neden olduğunu fark etmezse ne olacak? Kazlar dayanışmayla bu problemin de üstesinden geliyorlar. Uçuş hızı yavaşladığında arkadaki kazlar bağırarak öndekileri uyarıyorlar.
4. Böylesine kalabalık bir göçmen kuşlar grubunda hastalananlar, yaralananlar da olabiliyor. Kazların güzel bir geleneği var. Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulur ve uçamayacak hale gelirse, iki kazla birlikte gruptan ayrılabiliyor. Ayrılan bu iki arkadaşı onu korumak için yanında kalıyorlar. Uçabilecek duruma gelinceye kadar onun yanında kalıyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiç bir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.
4 Mayıs 2013 Cumartesi
İ-le-ti-şim
İletişim,
kendimizde başlıyor. Nasıl göründüğümüz, nasıl iletişim kurduğumuzu belirliyor. Kurduğumuz iletişimler ile varlığımızın yerini sağlamlaştırıyor yada yalpalıyoruz.. Beklentilerimiz doğrultusunda iletmek istediğimiz sözlü yada sözsüz, yazılı yada yazısız mesajlarla öz saygımızı ve nasıl bir insan olduğumuzu belirliyoruz.. Karmaşık gibi görünen ama en yalın haliyle samimiyeti içinde barındıran iletişim en güzel şey...
Bir insanı istemeyerek de olsa aşağıladık mı? Bunu yaptıktan sonra böyle bir amacımız olmadığını söylesek de ve özür dilesek de yaptığımız yorumun etkisi hem kendi aklımızda, hem de aşağıladığımız insanın aklında yer eder ve kolay kolay da geçmez. O anı tersine döndüremeyiz. Aynı havayı, aynı ortamı, aynı sohbeti yeniden yaratamayız.
Dikkat....Azamisi...
kendimizde başlıyor. Nasıl göründüğümüz, nasıl iletişim kurduğumuzu belirliyor. Kurduğumuz iletişimler ile varlığımızın yerini sağlamlaştırıyor yada yalpalıyoruz.. Beklentilerimiz doğrultusunda iletmek istediğimiz sözlü yada sözsüz, yazılı yada yazısız mesajlarla öz saygımızı ve nasıl bir insan olduğumuzu belirliyoruz.. Karmaşık gibi görünen ama en yalın haliyle samimiyeti içinde barındıran iletişim en güzel şey...
Bir insanı istemeyerek de olsa aşağıladık mı? Bunu yaptıktan sonra böyle bir amacımız olmadığını söylesek de ve özür dilesek de yaptığımız yorumun etkisi hem kendi aklımızda, hem de aşağıladığımız insanın aklında yer eder ve kolay kolay da geçmez. O anı tersine döndüremeyiz. Aynı havayı, aynı ortamı, aynı sohbeti yeniden yaratamayız.
Dikkat....Azamisi...
Yetkinliğim
Yetkinliğim,
yaşamımı sürdürebilmem için, ihtiyaç duyduğum duyacağım, muhakeme yapabilme bilgi ve becerim... insanlarla iletişim kurabilmem, takım çalışmasına yatkınlığım, sorunları çözme becerim, stres altında çalışabilmem, temsil yeteneğim, hızlı ve doğru karar verebilmem, ikna kabiliyetim, yaratıcılığım, sağduyum....analitik düşünebilmem, hızlı öğrenme
becerilerimdir....
yaşamımı sürdürebilmem için, ihtiyaç duyduğum duyacağım, muhakeme yapabilme bilgi ve becerim... insanlarla iletişim kurabilmem, takım çalışmasına yatkınlığım, sorunları çözme becerim, stres altında çalışabilmem, temsil yeteneğim, hızlı ve doğru karar verebilmem, ikna kabiliyetim, yaratıcılığım, sağduyum....analitik düşünebilmem, hızlı öğrenme
becerilerimdir....
Daha..
Daha hızlı, daha kaliteli, daha ucuz, daha farklı...
Bir önceki günden, bir önceki haftadan, bir önceki aydan, yıldan daha hızlı, kaliteli, ucuz ve farklı üretim yada hizmet yapmalıyız ki, rekabette öne geçebilelim...
Nasıl mı? Nitelikli çalışanlarımızla..
Bir önceki günden, bir önceki haftadan, bir önceki aydan, yıldan daha hızlı, kaliteli, ucuz ve farklı üretim yada hizmet yapmalıyız ki, rekabette öne geçebilelim...
Nasıl mı? Nitelikli çalışanlarımızla..
Bağlılık
Bağlılık,
çalışanların çalıştıkları işletmeyi cazip bulabilmeleri için, işletmenin temsil ettiği değerler ile kendi değerlerinin örtüşmesi gerekmekte..
Toplumda ve ticari alanda itibarının iyi olması gerekmekte..
Yüksek performans ödüllendirmesi yapılması gerekmekte...
Verimli olması gerekmekte...
Ast-üst ve iş arkadaşlarıyla sıkıntı olmaması gerekmekte, en sonunda da terfi ve ücret beklentilerinin karşılanması gerekmekte ki;
çalışanların işletmeye olan bağlılıklarını arttırabilelim.
çalışanların çalıştıkları işletmeyi cazip bulabilmeleri için, işletmenin temsil ettiği değerler ile kendi değerlerinin örtüşmesi gerekmekte..
Toplumda ve ticari alanda itibarının iyi olması gerekmekte..
Yüksek performans ödüllendirmesi yapılması gerekmekte...
Verimli olması gerekmekte...
Ast-üst ve iş arkadaşlarıyla sıkıntı olmaması gerekmekte, en sonunda da terfi ve ücret beklentilerinin karşılanması gerekmekte ki;
çalışanların işletmeye olan bağlılıklarını arttırabilelim.
Performans ve Yönetimi
PERFORMANS VE YÖNETİMİ...
BİR İŞİ; BELİRLİ BİR SÜREDE, BELİRLİ PRESEDÜRLERE UYGUN OLARAK YERİNE GETİRMEK PERFORMANS.
İŞLETMELERDE İSE; ÇALIŞANLARIN KENDİLERİNE VERİLEN GÖREVLERİ İŞ TANIMLARINA UYGUN VE KENDİLERİNDEN BEKLENEN DÜZEYDE YERİNE GETİRİLMESİ.
ÇALIŞANLARIN PERFORMNSLARININ DEĞERLEMESİ
1. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞMIŞ MI?
2. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞIRKEN İŞLETME TARAFINDAN DESTEKLENMİŞLER Mİ?
3. PERFORMANS DEĞERLEMELERİNİ STRATEJİK VE UZUN VADELİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA ELE ALMIŞLAR MI?
GELİŞMİŞ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİ UYGULAYAN İŞLETMELERDE UYGULANMAKLA BİRLİKTE, BİR İŞLETMEDE PERFORMANS DEĞERLEME SONUÇLARININ UZUN VADEDE BEKLENEN DOĞRULTUDA SEYRETMESİ, AYNI ZAMANDA O İŞLETMEDE İŞ ANALİZLERİNİN, İŞE ALIM SÜREÇLERİNİN, KARİYER PLANLAMALARININ, EĞİİTİM FAALİYETLERİNİN, ÜCRETLENDİRME VE ÖDÜLLENDİRME UYGULAMALARININ GEREKTİĞİ GİBİ YAPILDIĞININ DA GÖSTERGESİDİR.
BİR İŞİ; BELİRLİ BİR SÜREDE, BELİRLİ PRESEDÜRLERE UYGUN OLARAK YERİNE GETİRMEK PERFORMANS.
İŞLETMELERDE İSE; ÇALIŞANLARIN KENDİLERİNE VERİLEN GÖREVLERİ İŞ TANIMLARINA UYGUN VE KENDİLERİNDEN BEKLENEN DÜZEYDE YERİNE GETİRİLMESİ.
ÇALIŞANLARIN PERFORMNSLARININ DEĞERLEMESİ
1. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞMIŞ MI?
2. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞIRKEN İŞLETME TARAFINDAN DESTEKLENMİŞLER Mİ?
3. PERFORMANS DEĞERLEMELERİNİ STRATEJİK VE UZUN VADELİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA ELE ALMIŞLAR MI?
GELİŞMİŞ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİ UYGULAYAN İŞLETMELERDE UYGULANMAKLA BİRLİKTE, BİR İŞLETMEDE PERFORMANS DEĞERLEME SONUÇLARININ UZUN VADEDE BEKLENEN DOĞRULTUDA SEYRETMESİ, AYNI ZAMANDA O İŞLETMEDE İŞ ANALİZLERİNİN, İŞE ALIM SÜREÇLERİNİN, KARİYER PLANLAMALARININ, EĞİİTİM FAALİYETLERİNİN, ÜCRETLENDİRME VE ÖDÜLLENDİRME UYGULAMALARININ GEREKTİĞİ GİBİ YAPILDIĞININ DA GÖSTERGESİDİR.
İletişim,
kendimizde başlıyor. Nasıl göründüğümüz, nasıl iletişim kurduğumuzu belirliyor. Kurduğumuz iletişimler ile varlığımızın yerini sağlamlaştırıyor yada yalpalıyoruz.. Beklentilerimiz doğrultusunda iletmek istediğimiz sözlü yada sözsüz, yazılı yada yazısız mesajlarla öz saygımızı ve nasıl bir insan olduğumuzu belirliyoruz.. Karmaşık gibi görünen ama en yalın haliyle samimiyeti içinde barındıran iletişim en güzel şey...
Bir insanı istemeyerek de olsa aşağıladık mı? Bunu yaptıktan sonra böyle bir amacımız olmadığını söylesek de ve özür dilesek de yaptığımız yorumun etkisi hem kendi aklımızda, hem de aşağıladığımız insanın aklında yer eder ve kolay kolay da geçmez. O anı tersine döndüremeyiz. Aynı havayı, aynı ortamı, aynı sohbeti yeniden yaratamayız.
Dikkat....Azamisi...
kendimizde başlıyor. Nasıl göründüğümüz, nasıl iletişim kurduğumuzu belirliyor. Kurduğumuz iletişimler ile varlığımızın yerini sağlamlaştırıyor yada yalpalıyoruz.. Beklentilerimiz doğrultusunda iletmek istediğimiz sözlü yada sözsüz, yazılı yada yazısız mesajlarla öz saygımızı ve nasıl bir insan olduğumuzu belirliyoruz.. Karmaşık gibi görünen ama en yalın haliyle samimiyeti içinde barındıran iletişim en güzel şey...
Bir insanı istemeyerek de olsa aşağıladık mı? Bunu yaptıktan sonra böyle bir amacımız olmadığını söylesek de ve özür dilesek de yaptığımız yorumun etkisi hem kendi aklımızda, hem de aşağıladığımız insanın aklında yer eder ve kolay kolay da geçmez. O anı tersine döndüremeyiz. Aynı havayı, aynı ortamı, aynı sohbeti yeniden yaratamayız.
Dikkat....Azamisi...
Yetkinliğim,
yaşamımı sürdürebilmem için, ihtiyaç duyduğum duyacağım, muhakeme yapabilme bilgi ve becerim... insanlarla iletişim kurabilmem, takım çalışmasına yatkınlığım, sorunları çözme becerim, stres altında çalışabilmem, temsil yeteneğim, hızlı ve doğru karar verebilmem, ikna kabiliyetim, yaratıcılığım, sağduyum....analitik düşünebilmem, hızlı öğrenme
becerilerimdir....
yaşamımı sürdürebilmem için, ihtiyaç duyduğum duyacağım, muhakeme yapabilme bilgi ve becerim... insanlarla iletişim kurabilmem, takım çalışmasına yatkınlığım, sorunları çözme becerim, stres altında çalışabilmem, temsil yeteneğim, hızlı ve doğru karar verebilmem, ikna kabiliyetim, yaratıcılığım, sağduyum....analitik düşünebilmem, hızlı öğrenme
becerilerimdir....
Bağlılık,
çalışanların çalıştıkları işletmeyi cazip bulabilmeleri için, işletmenin temsil ettiği değerler ile kendi değerlerinin örtüşmesi gerekmekte..
Toplumda ve ticari alanda itibarının iyi olması gerekmekte..
Yüksek performans ödüllendirmesi yapılması gerekmekte...
Verimli olması gerekmekte...
Ast-üst ve iş arkadaşlarıyla sıkıntı olmaması gerekmekte, en sonunda da terfi ve ücret beklentilerinin karşılanması gerekmekte ki;
çalışanların işletmeye olan bağlılıklarını arttırabilelim.
PERFORMANS VE YÖNETİMİ...
BİR İŞİ; BELİRLİ BİR SÜREDE, BELİRLİ PRESEDÜRLERE UYGUN OLARAK YERİNE GETİRMEK PERFORMANS.
İŞLETMELERDE İSE; ÇALIŞANLARIN KENDİLERİNE VERİLEN GÖREVLERİ İŞ TANIMLARINA UYGUN VE KENDİLERİNDEN BEKLENEN DÜZEYDE YERİNE GETİRİLMESİ.
ÇALIŞANLARIN PERFORMNSLARININ DEĞERLEMESİ
1. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞMIŞ MI?
2. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞIRKEN İŞLETME TARAFINDAN DESTEKLENMİŞLER Mİ?
3. PERFORMANS DEĞERLEMELERİNİ STRATEJİK VE UZUN VADELİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA ELE ALMIŞLAR MI?
GELİŞMİŞ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİ UYGULAYAN İŞLETMELERDE UYGULANMAKLA BİRLİKTE, BİR İŞLETMEDE PERFORMANS DEĞERLEME SONUÇLARININ UZUN VADEDE BEKLENEN DOĞRULTUDA SEYRETMESİ, AYNI ZAMANDA O İŞLETMEDE İŞ ANALİZLERİNİN, İŞE ALIM SÜREÇLERİNİN, KARİYER PLANLAMALARININ, EĞİİTİM FAALİYETLERİNİN, ÜCRETLENDİRME VE ÖDÜLLENDİRME UYGULAMALARININ GEREKTİĞİ GİBİ YAPILDIĞININ DA GÖSTERGESİDİR.
BİR İŞİ; BELİRLİ BİR SÜREDE, BELİRLİ PRESEDÜRLERE UYGUN OLARAK YERİNE GETİRMEK PERFORMANS.
İŞLETMELERDE İSE; ÇALIŞANLARIN KENDİLERİNE VERİLEN GÖREVLERİ İŞ TANIMLARINA UYGUN VE KENDİLERİNDEN BEKLENEN DÜZEYDE YERİNE GETİRİLMESİ.
ÇALIŞANLARIN PERFORMNSLARININ DEĞERLEMESİ
1. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞMIŞ MI?
2. ÇALIŞANLAR BELİRLENEN HEDEFLERE ULAŞIRKEN İŞLETME TARAFINDAN DESTEKLENMİŞLER Mİ?
3. PERFORMANS DEĞERLEMELERİNİ STRATEJİK VE UZUN VADELİ BİR BAKIŞ AÇISIYLA ELE ALMIŞLAR MI?
GELİŞMİŞ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİ UYGULAYAN İŞLETMELERDE UYGULANMAKLA BİRLİKTE, BİR İŞLETMEDE PERFORMANS DEĞERLEME SONUÇLARININ UZUN VADEDE BEKLENEN DOĞRULTUDA SEYRETMESİ, AYNI ZAMANDA O İŞLETMEDE İŞ ANALİZLERİNİN, İŞE ALIM SÜREÇLERİNİN, KARİYER PLANLAMALARININ, EĞİİTİM FAALİYETLERİNİN, ÜCRETLENDİRME VE ÖDÜLLENDİRME UYGULAMALARININ GEREKTİĞİ GİBİ YAPILDIĞININ DA GÖSTERGESİDİR.
3 Mayıs 2013 Cuma
Unutma..
Unutma ki; dikenin güzelliği yalnız, gül sayesinde....
Ne kaybederiz?
Daha, daha, daha...
Daha kibirli, daha gururlu olmak yerine, daha sevecen, daha bilgili, daha iyimser olmaya çalışalım.
Ne kaybederiz?
Daha kibirli, daha gururlu olmak yerine, daha sevecen, daha bilgili, daha iyimser olmaya çalışalım.
Ne kaybederiz?
İnsan Kaynakları Yönetimi
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ; 2000’Lİ YILLAR SONRASINDA YAYGIN OLARAK KULLANILMAYA BAŞLANDI. GELENEKSEL PERSONEL BİRİMİNDEN AYIRMAK GEREKLİ. ÖNCELİKLE ÇALIŞANLARIN, MÜŞTERİLERİN, TEDARİKÇİLERİNDE İÇİNDE YER ALDIĞI BİR MODEL, SİSTEM, POLİTİKA.
HER İŞLETMEDE FARKLILIK GÖSTERMEKTE, AMA TEMEL, ÇIKIŞ NOKTASI AYNI.
ÇALIŞANLARIN İŞLETMEYE OLAN BAĞLILIĞI, ORTAYA ÇIKARILAN EMEĞİN-ÜRÜNÜN KALİTELİ OLMASI, EN İYİYİ SUNMAK, MEVCUDUN İYİLEŞTİRİLMESİ, EĞİTİMİ, GELİŞTİRİLMESİ, YÖNETİLMESİ, DOĞRU TERCİHLER, YANLIŞLARDA ISRAR ETMEMEK, ÖDÜLLENDİRMEK, ROTASYON, SÜREKLİ İYİLEŞTİRME, KALİTEYE BAĞLILIK, TÜM İHTİYAÇLARA CEVAP VEREBİLMEK, SIFIR HATA, MÜKEMMELLİĞE ULAŞMAK..
İŞLETMELERDE;
TÜM YAPILANLAR YADA YAPILMAK İSTENENLERİN TEK BİR HEDEFİ VAR; AYAKTA KALABİLMEK…
İŞLETMELERDE YAŞAYAN VARLIKLAR. DOĞUMLARI VE YAŞAMLARI, SONRASINDA DA ÖLÜMLERİ VAR.. DAHA UZUN SOLUKLU NASIL AYAKTA KALABİLİRİM? DAHA SAĞLIKLI NASIL VARLIĞIMI DEVAM ETTİREBİLİRİM? TEK AMAÇ… SADECE BU.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İSE; FARKINA VARABİLMELERİ ADINA YAPILAN TÜM ÇALIŞMALARDA, İNSANI GELİŞTİREBİLMEK.
ÇALIŞANI, HİZMET SUNANI, PAYDAŞLARI. ÖNCE HOŞNUTSUZ ÇALIŞANI, SONRASINDA DA MEMNUNİYETSİZ MÜŞTERİYİ YOK ETMEK, KISKANÇ RAKİPLER KARŞISINDA DAHA GÜÇLÜ OLMAK, OLUMSUZ OLAN HER ŞEYİ SİLMEK, YENİ MÜŞTERİLERE ULAŞMAK, HEP DAHA İYİ OLMAK…
İNANILMAZ BİR HIZLA DÖNEN DÜNYA VE ZAMAN DİLİMİ İÇİNDE; ÇALIŞANI KORUMAK DA İNSAN KAYNAKLARININ AMACI. ÇALIŞANLARIN MOTİVASYONUNU ARTTIRMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ? SORUSUNU SORAN HER İŞLETME TEMEL AMAÇLARINA ULAŞMADA BÜYÜK BİR YOL ALACAKTIR. EN GÜZELİDE KALİTE SİSTEMİNİN GETİRDİĞİ; KRİTERLER VE ÖLÇÜMLEMELER İLE YOL ALARAK, ÇALIŞAN VE ÇALIŞMAYANI AYIRMAK, MOTİVE OLABİLECEK, OLAMAYACAK, OLMAK İSTEYEN YADA İSTEMEYENİ ÇÖZÜMLEYEBİLECEKTİR…
İNSAN KAYNAKLARI;
İŞLETMELERİN YENİ YENİ FARKINA VARDIĞI, ÜZERİNDE DAHA ÇOK YOL ALINMASI GEREKLİ, HER MESLEKTE OLDUĞU GİBİ YETİŞTİRİLMESİ, BÜYÜTÜLMESİ, BİRAZDA ÖZÜMSENMESİ GEREKEN BİR YÖNETİM ŞEKLİ. DERSİNE ÇALIŞAN İŞLETMELER, SAYGINLIKLARINI, İTİBARLARINI ARTTIRARAK YOLLARINA DEVAM EDECEKTİR.
ELLE TUTULAMAYAN, ANCAK ZAMANLA VE UZUNCA BİR SÜRE, EMEK GEREKTİREN, CİDDİ BİR SÜREÇ İTİBARIELDE ETMEK…SATIN ALINAMAYAN TEK GÜÇ… SONRASINDA DA DEVAMLILIĞINI SAĞLAYABİLEN İŞLETMELER SINIFINDA YER ALINMASI DİLEKLERİMLE…
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ; 2000’Lİ YILLAR SONRASINDA YAYGIN OLARAK
KULLANILMAYA BAŞLANDI. GELENEKSEL
PERSONEL BİRİMİNDEN AYIRMAK GEREKLİ. ÖNCELİKLE ÇALIŞANLARIN, MÜŞTERİLERİN,
TEDARİKÇİLERİNDE İÇİNDE YER ALDIĞI BİR MODEL, SİSTEM, POLİTİKA.
HER İŞLETMEDE FARKLILIK GÖSTERMEKTE, AMA TEMEL, ÇIKIŞ NOKTASI AYNI.
ÇALIŞANLARIN İŞLETMEYE OLAN BAĞLILIĞI, ORTAYA ÇIKARILAN
EMEĞİN-ÜRÜNÜN KALİTELİ OLMASI, EN İYİYİ SUNMAK, MEVCUDUN İYİLEŞTİRİLMESİ,
EĞİTİMİ, GELİŞTİRİLMESİ, YÖNETİLMESİ, DOĞRU TERCİHLER, YANLIŞLARDA ISRAR ETMEMEK,
ÖDÜLLENDİRMEK, ROTASYON, SÜREKLİ İYİLEŞTİRME, KALİTEYE BAĞLILIK, TÜM
İHTİYAÇLARA CEVAP VEREBİLMEK, SIFIR HATA, MÜKEMMELLİĞE ULAŞMAK..
İŞLETMELERDE;
TÜM YAPILANLAR YADA YAPILMAK İSTENENLERİN TEK BİR HEDEFİ
VAR; AYAKTA KALABİLMEK…
İŞLETMELERDE YAŞAYAN VARLIKLAR. DOĞUMLARI VE YAŞAMLARI,
SONRASINDA DA ÖLÜMLERİ VAR.. DAHA UZUN SOLUKLU NASIL AYAKTA KALABİLİRİM? DAHA
SAĞLIKLI NASIL VARLIĞIMI DEVAM ETTİREBİLİRİM? TEK AMAÇ… SADECE BU.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İSE; FARKINA VARABİLMELERİ ADINA YAPILAN TÜM
ÇALIŞMALARDA, İNSANI GELİŞTİREBİLMEK.
ÇALIŞANI, HİZMET SUNANI, PAYDAŞLARI. ÖNCE HOŞNUTSUZ
ÇALIŞANI, SONRASINDA DA MEMNUNİYETSİZ MÜŞTERİYİ YOK ETMEK, KISKANÇ RAKİPLER
KARŞISINDA DAHA GÜÇLÜ OLMAK, OLUMSUZ OLAN HER ŞEYİ SİLMEK, YENİ
MÜŞTERİLERE ULAŞMAK, HEP DAHA İYİ OLMAK…
İNANILMAZ BİR HIZLA DÖNEN DÜNYA VE ZAMAN DİLİMİ İÇİNDE;
ÇALIŞANI KORUMAK DA İNSAN KAYNAKLARININ AMACI. ÇALIŞANLARIN MOTİVASYONUNU
ARTTIRMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ? SORUSUNU SORAN HER İŞLETME TEMEL AMAÇLARINA
ULAŞMADA BÜYÜK BİR YOL ALACAKTIR. EN GÜZELİDE KALİTE SİSTEMİNİN GETİRDİĞİ;
KRİTERLER VE ÖLÇÜMLEMELER İLE YOL ALARAK, ÇALIŞAN VE ÇALIŞMAYANI AYIRMAK,
MOTİVE OLABİLECEK, OLAMAYACAK, OLMAK İSTEYEN YADA İSTEMEYENİ ÇÖZÜMLEYEBİLECEKTİR…
İNSAN KAYNAKLARI;
İŞLETMELERİN YENİ YENİ FARKINA VARDIĞI, ÜZERİNDE DAHA ÇOK
YOL ALINMASI GEREKLİ, HER MESLEKTE OLDUĞU GİBİ YETİŞTİRİLMESİ, BÜYÜTÜLMESİ, BİRAZDA
ÖZÜMSENMESİ GEREKEN BİR YÖNETİM ŞEKLİ. DERSİNE ÇALIŞAN İŞLETMELER,
SAYGINLIKLARINI, İTİBARLARINI ARTTIRARAK YOLLARINA DEVAM EDECEKTİR.
ELLE TUTULAMAYAN, ANCAK ZAMANLA VE UZUNCA BİR SÜRE, EMEK GEREKTİREN,
CİDDİ BİR SÜREÇ İTİBARI
ELDE ETMEK…SATIN ALINAMAYAN TEK GÜÇ… SONRASINDA DA DEVAMLILIĞINI SAĞLAYABİLEN
İŞLETMELER SINIFINDA YER ALINMASI DİLEKLERİMLE…
Yönetmek
YÖNETMEK..
ARKADAŞLIĞINI, BİRLİKTELİĞİNİ,
BİR KOROYU... OKULU... ŞİRKETİ... APARTMANI... MAHALLEYİ... KÖYÜ... ŞEHRİ... BÖLGEYİ... ÜLKEYİ... SINIR ÖTESİ ÜLKELERİ... DÜNYAYI...
SAVAŞLARI...BARIŞLARI... KAYIPLARI... ZAFERLERİ...
SÜREÇLERİ... ÖRGÜTLERİ... HİZMETLERİ... PAZARLARI...REKABETİ...
YÖNETMEK ....
SAĞLIĞINI... İLİŞKİLERİNİ... MUTLULUĞUNU... HUZURUNU... SEVGİNİ... KİNİNİ...ÖFKENİ... SABRINI... SIKINTINI...SORUNLARINI...SEVİNÇLERİNİ... BAŞARILARINI VE BAŞARISIZLIKLARINI...
YANİ... KENDİNİ YÖNETMEK...
ZOR ZANAAT...
ARKADAŞLIĞINI, BİRLİKTELİĞİNİ,
BİR KOROYU... OKULU... ŞİRKETİ... APARTMANI... MAHALLEYİ... KÖYÜ... ŞEHRİ... BÖLGEYİ... ÜLKEYİ... SINIR ÖTESİ ÜLKELERİ... DÜNYAYI...
SAVAŞLARI...BARIŞLARI... KAYIPLARI... ZAFERLERİ...
SÜREÇLERİ... ÖRGÜTLERİ... HİZMETLERİ... PAZARLARI...REKABETİ...
YÖNETMEK ....
SAĞLIĞINI... İLİŞKİLERİNİ... MUTLULUĞUNU... HUZURUNU... SEVGİNİ... KİNİNİ...ÖFKENİ... SABRINI... SIKINTINI...SORUNLARINI...SEVİNÇLERİNİ... BAŞARILARINI VE BAŞARISIZLIKLARINI...
YANİ... KENDİNİ YÖNETMEK...
ZOR ZANAAT...
Sağlıklı İlişki..
SAĞLIKLI İLİŞKİ KURABİLMENİN İLK ŞARTI; GÜVENMEK.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. NE KADAR ÇOK PARANIZ OLURSA OLSUN, NE KADAR ÇOK MADDİ MALVARLIĞINIZ OLURSA OLSUN, (HEP MADDE VE OLMAK) ... UZATALIM LİSTEYİ..
EKSİK OLAN BİR DUYGUNUZ (Kİ BU DA GÜVEN İSE) VAR İSE; VAH VAH....
İNSANI; GÜÇLÜ YAPAR, HUZURLU YAPAR, MUTLU YAPAR, VAZGEÇİLMEZ YAPAR, BAŞARILI YAPAR. EDERİ VAR MI? YOK... PAHA BİÇİLEMEZ.. SATIN ALINAMAZ...
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. NE KADAR ÇOK PARANIZ OLURSA OLSUN, NE KADAR ÇOK MADDİ MALVARLIĞINIZ OLURSA OLSUN, (HEP MADDE VE OLMAK) ... UZATALIM LİSTEYİ..
EKSİK OLAN BİR DUYGUNUZ (Kİ BU DA GÜVEN İSE) VAR İSE; VAH VAH....
İNSANI; GÜÇLÜ YAPAR, HUZURLU YAPAR, MUTLU YAPAR, VAZGEÇİLMEZ YAPAR, BAŞARILI YAPAR. EDERİ VAR MI? YOK... PAHA BİÇİLEMEZ.. SATIN ALINAMAZ...
YÖNETMEK..
ARKADAŞLIĞINI, BİRLİKTELİĞİNİ,
BİR KOROYU... OKULU... ŞİRKETİ... APARTMANI... MAHALLEYİ... KÖYÜ... ŞEHRİ... BÖLGEYİ... ÜLKEYİ... SINIR ÖTESİ ÜLKELERİ... DÜNYAYI...
SAVAŞLARI...BARIŞLARI... KAYIPLARI... ZAFERLERİ...
SÜREÇLERİ... ÖRGÜTLERİ... HİZMETLERİ... PAZARLARI...REKABETİ...
YÖNETMEK ....
SAĞLIĞINI... İLİŞKİLERİNİ... MUTLULUĞUNU... HUZURUNU... SEVGİNİ... KİNİNİ...ÖFKENİ... SABRINI... SIKINTINI...SORUNLARINI...SEVİNÇLERİNİ... BAŞARILARINI VE BAŞARISIZLIKLARINI...
YANİ... KENDİNİ YÖNETMEK...
ZOR ZANAAT...
ARKADAŞLIĞINI, BİRLİKTELİĞİNİ,
BİR KOROYU... OKULU... ŞİRKETİ... APARTMANI... MAHALLEYİ... KÖYÜ... ŞEHRİ... BÖLGEYİ... ÜLKEYİ... SINIR ÖTESİ ÜLKELERİ... DÜNYAYI...
SAVAŞLARI...BARIŞLARI... KAYIPLARI... ZAFERLERİ...
SÜREÇLERİ... ÖRGÜTLERİ... HİZMETLERİ... PAZARLARI...REKABETİ...
YÖNETMEK ....
SAĞLIĞINI... İLİŞKİLERİNİ... MUTLULUĞUNU... HUZURUNU... SEVGİNİ... KİNİNİ...ÖFKENİ... SABRINI... SIKINTINI...SORUNLARINI...SEVİNÇLERİNİ... BAŞARILARINI VE BAŞARISIZLIKLARINI...
YANİ... KENDİNİ YÖNETMEK...
ZOR ZANAAT...
SAĞLIKLI İLİŞKİ KURABİLMENİN İLK ŞARTI; GÜVENMEK.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. NE KADAR ÇOK PARANIZ OLURSA OLSUN, NE KADAR ÇOK MADDİ MALVARLIĞINIZ OLURSA OLSUN, (HEP MADDE VE OLMAK) ... UZATALIM LİSTEYİ..
EKSİK OLAN BİR DUYGUNUZ (Kİ BU DA GÜVEN İSE) VAR İSE; VAH VAH....
İNSANI; GÜÇLÜ YAPAR, HUZURLU YAPAR, MUTLU YAPAR, VAZGEÇİLMEZ YAPAR, BAŞARILI YAPAR. EDERİ VAR MI? YOK... PAHA BİÇİLEMEZ.. SATIN ALINAMAZ...
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. NE KADAR ÇOK PARANIZ OLURSA OLSUN, NE KADAR ÇOK MADDİ MALVARLIĞINIZ OLURSA OLSUN, (HEP MADDE VE OLMAK) ... UZATALIM LİSTEYİ..
EKSİK OLAN BİR DUYGUNUZ (Kİ BU DA GÜVEN İSE) VAR İSE; VAH VAH....
İNSANI; GÜÇLÜ YAPAR, HUZURLU YAPAR, MUTLU YAPAR, VAZGEÇİLMEZ YAPAR, BAŞARILI YAPAR. EDERİ VAR MI? YOK... PAHA BİÇİLEMEZ.. SATIN ALINAMAZ...
2 Mayıs 2013 Perşembe
Geçmişin Personel Birimi..
GEÇMİŞİN PERSONEL BİRİMİ...ŞİMDİ İSE;İNSAN KAYNAKLARI... YARIN...????
İşyerlerinde; önceden muhasebe ve personel işleri bir arada yürütülürdü. Şimdilerde ise, muhasebe ayrı bir birim ve yönetim, eski adı personel yeni adı insan kaynakları ayrı bir birim ve yönetim..
Şimdilerin İnsan kaynakları hızla gelişmekte, her bir alt dala ayrılmakta ve hızla kendi içinde uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmakta... gözlemleyebilen ve bu konuda beklemeden yol almak, geleceğe yatırım yapmak...
İşyerlerinde çalışanların olumlu anlamda motive edilmesi, iyi bir insan kaynakları politikası ile mümkün... Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışan personeller, yeteneklerini daha kolay sergileyebilir ve çalıştığı bölümüne, kurumuna daha fazla katkı koyabilir.
Kurumun iletişim bölümü ile başlayan süreçte; içteki (çalışanlar) ve dıştaki (hizmet sundukları) müşterilerine yönelik, her anlamda birlikte yol alabilecekleri, istişare edebilecekleri, sorunları da, sevinçleri de birlikte paylaşabilecekleri, biz bilinci ile hareket edebilecekleri ortamı yaratmak...
Kurumun istihdam bölümünde; işin tanımının yapıldıktan sonra, tanımlanan işi yapabilecek çalışanın niteliklerinin tespiti ve istihdamına yönelik çalışmalar...
Seçme ve yerleştirme noktasında; işin tanımı ve nitelikleri belirlenen personelleri bulabilmek adına izlenecek yol haritasında, (kurumun oluşturacağı bir komisyon yada yetkilendirilmiş kişiler tarafından, yapılan başvurular yada Türkiye'de İŞKUR vasıtası ile yönlendirilenler, yada özel istihdam bürolarının desteği, yada referansla mı tercih yapılacak) karar kılındıktan sonra, görüşmelerin tamamlanması, asıl ve yedek çalışan listeleri oluşturularak, yazılı yada sözlü yada sahada denemeleri yapıldıktan ve belirlendikten sonra, yerleştirme süreci görevini özlük dosyalarını hazırlayan birime devretmektedir.
Devreye; Yetenek yönetimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve iş ilişkileri, sosyal yardım ve girişimleri, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ve ödül yönetimi, performans yönetimi girmektedir.
İşyerlerinde; önceden muhasebe ve personel işleri bir arada yürütülürdü. Şimdilerde ise, muhasebe ayrı bir birim ve yönetim, eski adı personel yeni adı insan kaynakları ayrı bir birim ve yönetim..
Şimdilerin İnsan kaynakları hızla gelişmekte, her bir alt dala ayrılmakta ve hızla kendi içinde uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmakta... gözlemleyebilen ve bu konuda beklemeden yol almak, geleceğe yatırım yapmak...
İşyerlerinde çalışanların olumlu anlamda motive edilmesi, iyi bir insan kaynakları politikası ile mümkün... Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışan personeller, yeteneklerini daha kolay sergileyebilir ve çalıştığı bölümüne, kurumuna daha fazla katkı koyabilir.
Kurumun iletişim bölümü ile başlayan süreçte; içteki (çalışanlar) ve dıştaki (hizmet sundukları) müşterilerine yönelik, her anlamda birlikte yol alabilecekleri, istişare edebilecekleri, sorunları da, sevinçleri de birlikte paylaşabilecekleri, biz bilinci ile hareket edebilecekleri ortamı yaratmak...
Kurumun istihdam bölümünde; işin tanımının yapıldıktan sonra, tanımlanan işi yapabilecek çalışanın niteliklerinin tespiti ve istihdamına yönelik çalışmalar...
Seçme ve yerleştirme noktasında; işin tanımı ve nitelikleri belirlenen personelleri bulabilmek adına izlenecek yol haritasında, (kurumun oluşturacağı bir komisyon yada yetkilendirilmiş kişiler tarafından, yapılan başvurular yada Türkiye'de İŞKUR vasıtası ile yönlendirilenler, yada özel istihdam bürolarının desteği, yada referansla mı tercih yapılacak) karar kılındıktan sonra, görüşmelerin tamamlanması, asıl ve yedek çalışan listeleri oluşturularak, yazılı yada sözlü yada sahada denemeleri yapıldıktan ve belirlendikten sonra, yerleştirme süreci görevini özlük dosyalarını hazırlayan birime devretmektedir.
Devreye; Yetenek yönetimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve iş ilişkileri, sosyal yardım ve girişimleri, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ve ödül yönetimi, performans yönetimi girmektedir.
GEÇMİŞİN PERSONEL BİRİMİ...ŞİMDİ İSE;İNSAN KAYNAKLARI... YARIN...????
İşyerlerinde; önceden muhasebe ve personel işleri bir arada yürütülürdü. Şimdilerde ise, muhasebe ayrı bir birim ve yönetim, eski adı personel yeni adı insan kaynakları ayrı bir birim ve yönetim..
Şimdilerin İnsan kaynakları hızla gelişmekte, her bir alt dala ayrılmakta ve hızla kendi içinde uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmakta... gözlemleyebilen ve bu konuda beklemeden yol almak, geleceğe yatırım yapmak...
İşyerlerinde çalışanların olumlu anlamda motive edilmesi, iyi bir insan kaynakları politikası ile mümkün... Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışan personeller, yeteneklerini daha kolay sergileyebilir ve çalıştığı bölümüne, kurumuna daha fazla katkı koyabilir.
Kurumun iletişim bölümü ile başlayan süreçte; içteki (çalışanlar) ve dıştaki (hizmet sundukları) müşterilerine yönelik, her anlamda birlikte yol alabilecekleri, istişare edebilecekleri, sorunları da, sevinçleri de birlikte paylaşabilecekleri, biz bilinci ile hareket edebilecekleri ortamı yaratmak...
Kurumun istihdam bölümünde; işin tanımının yapıldıktan sonra, tanımlanan işi yapabilecek çalışanın niteliklerinin tespiti ve istihdamına yönelik çalışmalar...
Seçme ve yerleştirme noktasında; işin tanımı ve nitelikleri belirlenen personelleri bulabilmek adına izlenecek yol haritasında, (kurumun oluşturacağı bir komisyon yada yetkilendirilmiş kişiler tarafından, yapılan başvurular yada Türkiye'de İŞKUR vasıtası ile yönlendirilenler, yada özel istihdam bürolarının desteği, yada referansla mı tercih yapılacak) karar kılındıktan sonra, görüşmelerin tamamlanması, asıl ve yedek çalışan listeleri oluşturularak, yazılı yada sözlü yada sahada denemeleri yapıldıktan ve belirlendikten sonra, yerleştirme süreci görevini özlük dosyalarını hazırlayan birime devretmektedir.
Devreye; Yetenek yönetimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve iş ilişkileri, sosyal yardım ve girişimleri, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ve ödül yönetimi, performans yönetimi girmektedir.
İşyerlerinde; önceden muhasebe ve personel işleri bir arada yürütülürdü. Şimdilerde ise, muhasebe ayrı bir birim ve yönetim, eski adı personel yeni adı insan kaynakları ayrı bir birim ve yönetim..
Şimdilerin İnsan kaynakları hızla gelişmekte, her bir alt dala ayrılmakta ve hızla kendi içinde uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmakta... gözlemleyebilen ve bu konuda beklemeden yol almak, geleceğe yatırım yapmak...
İşyerlerinde çalışanların olumlu anlamda motive edilmesi, iyi bir insan kaynakları politikası ile mümkün... Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışan personeller, yeteneklerini daha kolay sergileyebilir ve çalıştığı bölümüne, kurumuna daha fazla katkı koyabilir.
Kurumun iletişim bölümü ile başlayan süreçte; içteki (çalışanlar) ve dıştaki (hizmet sundukları) müşterilerine yönelik, her anlamda birlikte yol alabilecekleri, istişare edebilecekleri, sorunları da, sevinçleri de birlikte paylaşabilecekleri, biz bilinci ile hareket edebilecekleri ortamı yaratmak...
Kurumun istihdam bölümünde; işin tanımının yapıldıktan sonra, tanımlanan işi yapabilecek çalışanın niteliklerinin tespiti ve istihdamına yönelik çalışmalar...
Seçme ve yerleştirme noktasında; işin tanımı ve nitelikleri belirlenen personelleri bulabilmek adına izlenecek yol haritasında, (kurumun oluşturacağı bir komisyon yada yetkilendirilmiş kişiler tarafından, yapılan başvurular yada Türkiye'de İŞKUR vasıtası ile yönlendirilenler, yada özel istihdam bürolarının desteği, yada referansla mı tercih yapılacak) karar kılındıktan sonra, görüşmelerin tamamlanması, asıl ve yedek çalışan listeleri oluşturularak, yazılı yada sözlü yada sahada denemeleri yapıldıktan ve belirlendikten sonra, yerleştirme süreci görevini özlük dosyalarını hazırlayan birime devretmektedir.
Devreye; Yetenek yönetimi, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve iş ilişkileri, sosyal yardım ve girişimleri, iş sağlığı ve güvenliği, ücret ve ödül yönetimi, performans yönetimi girmektedir.
''TOK'' Olmak
''TOK'' OLMAK...
Sanırım tokluk dediğimizde aklımıza; yemek ve akabinde açlığımızın sona ermesi gelir...
Sadece fizyolojik bir durum oysa bu... Her canlı gibi, bedenimizin devamı, hayatımızın sürdürülebilir olması için yapılması gereken doğal bir süreç... Beslenmek...
Oysa ki bende, açlığımın sora ermesinden çok öte derin anlamlar bırakıyor... TOK OLMAK...
O kadar çok şey anlatıyor ki... sadece midesi mi? hayır... gözü, gönlü, ruhu, beklentileri, her bir uzvu... TOK OLMALI diyorum hemen...
Arkadaşlık mı edeceksiniz? Birini işe mi alacaksınız? Evlenecek misiniz? her neyse...
Sevginizde, aşkınızda, adaletinizde, huzurunuzda, işinizde, her yerde...
Sanırım tokluk dediğimizde aklımıza; yemek ve akabinde açlığımızın sona ermesi gelir...
Sadece fizyolojik bir durum oysa bu... Her canlı gibi, bedenimizin devamı, hayatımızın sürdürülebilir olması için yapılması gereken doğal bir süreç... Beslenmek...
Oysa ki bende, açlığımın sora ermesinden çok öte derin anlamlar bırakıyor... TOK OLMAK...
O kadar çok şey anlatıyor ki... sadece midesi mi? hayır... gözü, gönlü, ruhu, beklentileri, her bir uzvu... TOK OLMALI diyorum hemen...
Arkadaşlık mı edeceksiniz? Birini işe mi alacaksınız? Evlenecek misiniz? her neyse...
Sevginizde, aşkınızda, adaletinizde, huzurunuzda, işinizde, her yerde...
''TOK'' OLMAK...
Sanırım tokluk dediğimizde aklımıza; yemek ve akabinde açlığımızın sona ermesi gelir...
Sadece fizyolojik bir durum oysa bu... Her canlı gibi, bedenimizin devamı, hayatımızın sürdürülebilir olması için yapılması gereken doğal bir süreç... Beslenmek...
Oysa ki bende, açlığımın sora ermesinden çok öte derin anlamlar bırakıyor... TOK OLMAK...
O kadar çok şey anlatıyor ki... sadece midesi mi? hayır... gözü, gönlü, ruhu, beklentileri, her bir uzvu... TOK OLMALI diyorum hemen...
Arkadaşlık mı edeceksiniz? Birini işe mi alacaksınız? Evlenecek misiniz? her neyse...
Sevginizde, aşkınızda, adaletinizde, huzurunuzda, işinizde, her yerde...
Sanırım tokluk dediğimizde aklımıza; yemek ve akabinde açlığımızın sona ermesi gelir...
Sadece fizyolojik bir durum oysa bu... Her canlı gibi, bedenimizin devamı, hayatımızın sürdürülebilir olması için yapılması gereken doğal bir süreç... Beslenmek...
Oysa ki bende, açlığımın sora ermesinden çok öte derin anlamlar bırakıyor... TOK OLMAK...
O kadar çok şey anlatıyor ki... sadece midesi mi? hayır... gözü, gönlü, ruhu, beklentileri, her bir uzvu... TOK OLMALI diyorum hemen...
Arkadaşlık mı edeceksiniz? Birini işe mi alacaksınız? Evlenecek misiniz? her neyse...
Sevginizde, aşkınızda, adaletinizde, huzurunuzda, işinizde, her yerde...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)