Doğumla başlayan, aile kültürüyle devam eden, topluma ayak uydurmaya çalışan, yaşamayı öğrenme gayreti içerisinde olan, hayatını devam ettirebilmek için her alanda uğraş vermesi gereken, başarılı olması istenen çünkü ancak o zaman alkış yada takdir alan BİZLER...
ZAMANA AYAK UYDURMAKTA ZORLANAN BİZLER... YALPALAMAKTA OLAN BİZLER....
Çok değerli cinslerimizle sohbet ederken, bazen farklı frekanslarda olduğumuzu hissederiz. Yaşamımızda yer alan tüm güzellik ve çirkinliklerin bir değeri vardır... Bazense yargılamalarımız ve sonrasında değer verdiklerimiz sadece ve sadece güzelliklerdir..
Bazen herşey; altını çizerek bir kez daha yazmaktan hiç üşünmediğimiz herşey çok değerlidir... Bazense kademe ve dereceleri vardır... Kötü olanlar sıralamada bile yoktur...
Bazen ağlarken duygulandığımız bir olaya, bazense katıla katıla gülmekteyizdir. Farklılıklarımızıda gözönünde bulundurarak, her ne olursa olsun, herkesin genel talebi ''mutlu ve huzurlu'' olmaktır.
Hayatta ''mutlu ve huzurlu'' olmak kolay mıdır? Aranıp, bulabilecek bişey midir? Bi kez sahip olursak, sürekli bizim demek midir? Bir yolu var mıdır? Bir sırrı var mıdır? derken...
Yokluktan varlığa çıktığımızı, Allah'ın bizleri bir insan olarak yarattığını, özgür olduğumuzu, akıl, ruh ve beden sağlığımızın yerinde olduğunu, tüm uzuvlarımızın yerinde ve tam olduğunu, değerini düşünmeye başlarsak....
Yaşadıklarımıza ve var olanlara; doğru yerden bakabilirsek.. Bardağın dolu tarafını görebilirsek, insana baktığımızda onun kalbi, aklı,cesareti, erdemi gelirse aklımıza,,,
Güzel gören, güzel düşünür... Güzel düşünen de hayatından lezzet alır.. Ne güzel ifade edilmiş bir cümledir. Az ama öz..
Vicdanımızı ve kalbimizi rahatlatmak istiyorsak dürüst yaşamalıyız. Helalinden kazanmak, harama el uzatmamak, doğru yaptığını bilmek.. Geleceğe yönelik (ki şu an medya ile farklılıklar empoze edilmeye çalışılsa da) endişelenmek ve içinde bulunduğumuz anı harcamaktansa, bir an için sahip olduğumuz nimetleri düşünerek sahip olduklarımızın varlıkları ile mutlu ve huzurlu olmayı seçebiliriz.
İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hasta olmadan önce sağlığımızın, ölmeden öncede hayatımızın, meşgul olmadan önce de zamanımızın kıymetini bilmek...
Para (araç olduğunu bilerek) ile ölçülen tüm varlıklar sona erdiğinde, doğumla gelmiş halimiz yani BİZ... Aslında ne kadar kolay... Canını yakan duygularla yüzleşmek, seni üzen biriyle açık açık konuşmak, farkına vararak yaşamak...İşte, bize o acıyı, hüznü yaşatan duygular bizi olgunlaştırırken farkına varmak...
Onlara teşekkür edebilmek...
Sahip olmadıklarımızı düşünerek ''keşke'' diyeceğimize, sahip olduklarımızı düşünerek ''iyi ki'' demeyi tercih ederek...
İşte yine seçim bizim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder