Bir defasında her yönetici gibi çok meşgul iken odama giren bir memur bana:
- "Efendim siz, birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan birini terfi ettirdiniz. Yaş ve kıdem bakımından aramızda hiçbir fark yok. Öğrenimimizde aynı. O benden daha yakışıklı da değil. Beni hala terfi ettirmiyorsunuz." dedi.
Ben ise dalgınlık halinde mırıldandım.
"-Sokakta gürültü var. Duyuyor musunuz? Nedir acaba?"
"-Gidip sorayım efendim" diye memur can sıkıntısı ile cevap verdi. Biraz sonra döndü.
"-Bir arabaymış efendim..."
"-Yükü neymiş?" diye sordum.
"-Gidip bakayım efendim..." dedi. Biraz sonra döndü.
"-Arabanın yükü bir sürü çuval efendim."
"-Çuvallarda ne varmış?"
"-Gidip bakayım efendim." dedi. Biraz sonra döndü.
"-Çuvallarda çimento varmış efendim..."
"-Nereye gidiyormuş bu araba?"
"-Gidip bakayım efendim." dedi. Biraz sonra dönüp cevap verdi.
"-X ve Y inşaat şirketinin şantiyesine gidiyormuş efendim..."
"-Çok güzel.." dedim. "Şimdi bana terfi eden arkadaşınızı çağırır mısınız lütfen? Hani haksız yere terfi eden arkadaşınızı."
Beriki geldi. Ben mırıldandım:
"-Sokakta bir takım gürültüler oluyor nedir acaba?"
"Gidip bakayım efendim." dedi. Döndüğü zaman şöyle cevap verdi:
"-Kırk çuval portland çimentosu yüklü araba. Çimentoların
menşei New Orleans. X ve Y inşaat şirketinin merkez şantiyesinen
gidiyormuş." Ve devam etti. "Uluslararası ulaşıma ait bir kamyon
çuvallarını istasyondan almış. Çuvallardan biri patladığı için şimdi
bunu değiştirmeye çalışıyorlar."
Bu kadar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder