16 Haziran 2014 Pazartesi

Yüreklendirmek lazım...

Yazımın başlığının bu olması gerektiğini bir önceki yazımın sonunda anladım..

Yüreklendirmek lazım. Kimi?

İş kurmak isteyeni diye başlayarak, emeklemeye, yürümeye  çalışan bebeği, okumaya çalışan çocuğu, çalışmaya başlayan işçiyi, yola çıkan arkadaşı, hamile kalan ama korkan anneyi, evlenmek isteyen ama, amaları olan gençleri  yüreklendirmek lazım. 

Önüne engeller değil, hedefler koymalı. Başarıyı yakalamak istiyorsak eğer, bireysel değil, kurumsal değil, TOPLUMSAL anlamda kalkınmak istiyorsak eğer; bunu yapmak zorundayız.

Etrafımıza şöyle bir bakalım. Yaşantımızda kimler başrol oynuyor. ? Bizimle üzülen yada sevinen kimseleri bir gözden geçirelim ve bize nasıl bir fayda yada zarar sağlıyorlar, bir ölçelim. Zihnimizden..

Aynı soruyu bir de kendimize soralım. Biz nasıl biriyiz? Arada aynaya bakmak iyi geliyor..

Toplum olarak ihtiyaçlarımızı belirlemeliyiz.. Hem içeride, hem de dışarıda başarı elde etmek istiyorsak.

Çok sevdiğim bir söz ; İstatistik; geçmişi anlamanın, bugünü  yönetmenin ve geleceği planlamanın anahtarıdır. diyorlar..

Bugüne kadar yapılanlar, bundan sonra yapılacaklar..

Yüreği olan kişiden yüreklendirme, cesaret alırsın, parası olan kişiden borç alırsın, bilgisi olan kişiden akıl alırsın..

Güvenle, yürekle, akılla...

Son olarak da sağlıkla..

 

 

Yol Gösterici

Medeniyet dediğimiz kavram böyle oluşuyor..

Medeni dediğimiz kişi, aydınlık, geleceğinden umutlu, kimseye zarar vermeyen, az şeye ihtiyaç duyan, insan, hayvan, çevre her hakka saygı gösteren.. diye kısa bir tanım geldi hemen içimden.

Bunu doğuştan edinemeyeceğimize göre, okullarda verilen öğretim ile sadece aldığım diplomama şekil verebiliyorsam, hemen akabinde şekilli diplomam ile iş aramaya çıktığımda, yolda rastladıklarım, bana referans olanlar, gazete ilanları, iş bulma aracıları, devletin işkuru, arkadaş çevrem, eşim, dostum,.. herkes seferber olmuşken bana yardım etmeye.. güzel diyorum sadece..

Birde ben eğer iş kurmak istiyorsam, çevreme bu fikrimi açtığımda, çevremin bana neler söyleyeceğini, fısıldayacağını hatta haykıracağını duyuyor gibiyim.. (Umuyorum ki, bu sadece bu yıllar için böyle olur, zira atı alan Üsküdarı geçti bile)

-Başına iş mi alcan sen..

- Hiç aklın yok mu senin?

- Aklını peynir ekmekle mi yedin?

- Bu zamanda iş kurmak mı? Aman Allahım..

-Hiç işin mi yok senin?

-Sen hiç işçi çalıştırdın mı?

- Kiranı ödeyemezsin, bak ben söyliyeyim..

- Üç , beş kuruş paran var onuda kaybetcen..

- Oğlum, gir bi işe çalış.. en güzeli bu.. Kafan rahat olur..

- Algısı , vergisi, sigortası .. kafayı mı yedin sen?

......hadi şimdilik benim duyduklarım az bile ama.. İşte bu süreçte iş kurmak isteyen çocuklarımıza uyguladığımız tavanlar, motivasyonlar (!), pozitif  (!) duygularımız... Çemkirmelerimiz... Aslında KORKULARIMIZ..

Ne denir ki? Fotoğraf aslında çok net değil mi? yazarken bile sıkıldım

 

Yüreğimden gelen sesler..

 

 

 

 

 

 

 

 

Eğitimler olmalı -2-

Az önce eğitimler olmalı diye başlık atarken, birazdan ikincisini ve diğerlerini yazacağımı da sonlara geldiğimde anladım..

Kurumlar bunun için kaynak ayırmalı.. İNSAN, ZAMAN, MEKAN... 

1- Çalışanlarına sormalı, EĞİTİM VERMEK İSTEYEN ARKADAŞLAR VAR MI?

Evet. Öncelikle içeride yani kurumunda çalışan, bu işi yapabilecek, hevesli, bilgi ve beceriye sahip, tecrübeli, değişime ve gelişime açık olan personellerini değerlendirmeli.. Onlar bu eğitimleri verebilirler. Hemde. diğer çalışanlarını özendirmeli..

2- Çalışanlarına sormalı, HANGİ EĞİTİMLERİ ALMAK İSTİYORSUNUZ? ...

Evet, örneğin ben yabancı dil eğitimi almak istiyorum, ancak işim için gerekli mi ? ... Ne kadar acil? .. Yoksa öncesinde bilgisayar eğitimi mi almalıyım?

3- Yöneticilerine sormalı, ÇALIŞANIN HANGİ EĞİTİMLERİ ALMALI?

evet, ben istiyorum da aynı zamanda yöneticim de benimle aynı fikirde mi? Yoksa zaman kaybı olacağını mı düşünüyor? Yoksa benim istediğim eğitim daha sonraki bir zamanda mı planlanmalı? Belki de yöneticim yanılıyordur.. olamaz mı?

4- Çalışanlarına sormalı, TESPİT EDİLEN EĞİTİMLERİ NEREDE ALMAK İSTERSİNİZ?

Aslında çalışan yönlendirecek işverenini. En güzeli. Kurum içinde, kurum dışında.. Nerede...??

ve akabinde diğer sorular, tespitler..

Aslında ayırdığı rakamsal olarak henüz bir bütçe yok.. Sadece Zaman... E tabi olabilir de ... Çalışanları içinde bu işi yapmak istemeyenler varsa, profesyonel olarak bir hizmet alımı yapmak..

Mekan tespiti sonrasında alınan eğitimlerin verimliliğinin ölçümü en önemli nokta.. İşveren bir yol gösterici olmaya devam edecek. Misyonu buysa.. Çalışanını önemsiyorsa. Geleceğe hazırlamak istiyorsa. Hem çalışanına, hem kendine yapıyor aslında yatırımını.. Firmasını geleceğe taşıyor bir anlamda.. Kısa vade çıktıları ve uzun vade çıktıları olarak da sonuçları paylaşabilir, ölçebiliriz.

 

Yüreğimden gelen sesler..

 

 

 

Eğitimler olmalı..

Her kurumun öncelikle Eğitim bölümü, departmanı, sınıfı, kolu adına ne derseniz deyin... Olmalı...

Her kurum öncelikle kendi çalışanları başta olmak üzere, sonrasında ailelerini eğitim programına dahil etmeli.

Önce bunun gerekliliği anlatılmalı..

Sonrasında ihtiyaçların tespiti ..ve eğitimleri..

Sonuçları..

Ne bekliyoruz eğitimlerden?

Adı üstünde eğitim.. Hayata bakış açıları değişecek insanlar, yüzlerinde sıcak bir gülümseme ile dolaşanlar (nedenini bildikleri) ..

Suratlarını assalar bile nedenini bildikleri bir sıkıntı.. Aslında çözümünü de öğrendiler.. Birazdan diğer moda geçecekler..

Yaşam kısa.. Yıllar, aylar, günler hatta saatler kısa... Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir serüven.. Yolculuğumuzu güzelleştirecek olan bizler.. Biliyorsak.. Bilmiyorsak ya? Bilmeyenlere öğretecek olan yine bilenler.. Kolları sıvamakla başlamalı işe.. Görüyoruz eksikleri.. hadi o zaman tamamlaması için yardım edelim birbirimize..

Yürekten gelen sevgimle...