Fırtınalar; insanın denizi sevmesine engel olmaz. (1)
Sevgi ektiğimiz yerde, başarıda, sevinçte büyür. (2)
Sevmek; birbirine bakmak değil, aynı yöne birlikte bakabilmektir. (3)
İnsan; sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar. İşin kötüsü; insanın bilerek ya da bilmeyerek, hapishaneyi kendi içinde taşımasıdır. (4)
Bir hareketi görmezden gelmek, çoğu zaman öcünü almaktan daha iyidir. (5)
Sabır, en çok onu yitirmenin eşiğinde olduğunuzda önemlidir. (6)
Öfke; çoğu zaman ilgi için atılan bir çığlıktır. (7)
Öfke;çoğu zaman ilgi için atılan bir çığlıktır. (8)
Bencillik; canınızın istediği gibi yaşamak değil; başkalarından sürekli sizin istediğiniz gibi yaşamalarını talep etmektir. (9)
İnsan korkuya kapıldığında, bu bütün düşüncelerine sirayet eder, kişiliğini zedeler, onu hayalete çevirir. (10)
Korku, dostunuz olabilecek insanlara yabancı kalmanızı getirir. (11)
Duygularınızı kontrol edin, yoksa onlar sizi konrol eder. (12)
Haklı olabiliriz yada mutlu olabiliriz. (13)
Bilgeliğin zirvesi, bugünde yaşamak, geleceği planlamak ve geçmişten kar sağlamaktır. (14)
Yanlız geçmişine değer veren insanın, gelecek beklemeye hiçbir hakkı kalmaz. (15)
Üzüntü, bugünün faresinin, yarının peynirini yemesidir. (16)
Hayat yanlızca geriye doğru anlaşılabilir. Fakat ileriye doğru yaşanmalıdır. (17)
Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan. (18)
Başarı; istediğini elde etmek, mutluluksa elde ettiğini sevmektir. (19)
Mutluluk bir parfüm gibidir. Kendini bulaştırmadan, başkalarına veremezsin. (20)
Cesaret, hiç korkmamak değil, korkuya rağmen bir şeyler yapabilmektir. (21)
Gerçek başarı, başarısız olma korkusunu yenmektir. (22)
Cesaretli bir adam, tek başına çoğunluktur. (23)
Yüzünüzü güneşe döndüğünüz zaman, gölgeler hep arkanızda kalır. (24)
Korkularımızın, bizi umutlarımızın ardına düşmekten alıkoymasına izin vermemeliyiz. (25)
Hayatınızı cesurca kabullenin, başarıya dönüştüğünü göreceksiniz. (26)
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler. (27)
Güneş olmaksızın yıldız ol, ama gökteki en parlak yıldız sen ol! (28)
Bu dünyaya ne yapmaya geldiğimi sorarsanız...Cevabım şu olacak: Hayatımı, yüksek sesle yaşamak için buradayım. (29)
Başarınızın büyüklüğünü, inanışınızın büyüklüğü belirler. (30)
Karga kekliği taklit edeyim derken, kendi yürüyüşünü şaşırmış. (31)
Başka bir insanın elinden gelen, benim de elimden gelir. (32)
Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler. (33)
Yapacağım elimden ne gelirse, Bir nergis kadar ufak olsa bile! (34)
Eğer bir örs isen sessiz dur, yok eğer çekiç isen sıkı vur! (35)
Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakmazlar. (36)
Albert Einstein'ın dört yaşına dek konuşamadığını ve yedi yaşına gelinceye dek de okuyamadığını biliyor muydunuz? Öğretmeni ve ailesi onun zihinsel özürlü olduğundan kuşkulanmışlardı. (37)
Gün boyunca meşguldüm; oynamamızı istediğin küçük oyunları seninle oynamaya zamanım olmadı. Sana pek zaman ayıramadım. Elbiselerini yıkar, dikiş diker, yemek yapardım, ama resimli kitabını getirip yaşadığın zevki benimle paylaşmak istediğinde '' Daha sonra oğlum derdim'' Uyuduktan sonra üstünü örter, dualarını duyar, ışığını kapatır ver parmaklarımın ucuna basa basa kapıya yönelirdim. Keşke bir dakika daha kalsaydım.Çünkü yaşam kısa, yıllar hızla akıp gidiyor; küçük bir çocuk çok hızlı büyüyor. Değerli sırlarını tuttuğunuz küçük çocuğunuz artık yanınızda değil. Resimli kitaplar ortadan kalktı, oynanacak oyun yok. İyi geceler öpücükleri ve duyabileceğiniz dualar da yok. Bunların hepsi geride kaldı. Bir zamanlar meşgul olan ellerin hala yerinde; günler boş ve uzun. Keşke geri dönüp bende istediğin o küçük şeyleri yapabilme fırsatım olsaydı. (38)
Kendine bir kasa yap
Her parçasına dikkatle şekil ver;
Yapabildiğince sağlam olduğunda, Tüm dertlerini ona koy;
Tüm başarısızlıklarının düşüncesini
İçinden acılar içtiğin her kupayı
Onun içine sakla;
Tüm kalp ağrılarını da içine kilitle ve
Sonra kapağının üstüne oturarak gül. (39)
Bir gün babama, işleri diğer insanlar gibi yapamadığım gibi yapamadığım için üzüldüğümü söyledim. Babamın nasihatı; Margo koyun olma! İnsanlar koyunları sevmezler. İnsanlar koyunları yerler. (40)
Parasını kaybeden insan çok şey kaybetmiştir. Bir dostunu kaybedeb insan daha çok şey kaybetmiştir. İnancını kaybeden insan her şeyini kaybetmiştir. (41)
Tanrım bize değiştirilemeyecek şeyleri sükunet içinde kabul etmemiz için inayetini bağışla, değiştirilebilir şeyleri değiştirmek için cesaret ve birini diğerinden ayırt edebilmek için de bilgelik ver. (42)
Yıllar önce bir adam yağmurun altında Arizona'ya doğru yol alıyordu. Arabasını bir benzin istasyonunda durdurdu ve pencerisini aralayarak istasyondaki görevliye seslendi; ''depoyu doldurur musunuz lütfen?'' (43)
Kendisi arabanın içinde ıslanmadan otururken yağmurun altında arabasının deposunu dolduran adama baktı ve pencereden parayı uzatırken '' sisin, böyle yağmurun altında ıslanmanıza neden olduğum için üzgünüm'' dedi özür dilercesi,ne.
Petrol istasyonunda çalışmakta olan adam, yüzünde güneşli bir günün ışıltılarıyla ''merak etmeyin bayım, ben yaşantımdan çok memnunum! Birkaç yıl önce Vietnam Savaşında bir siperde beklerken kendi kendime buradan sağ çıkarsam, bütün koşullar altında mutlu olmaya çalışacağım, koşullarım nedeniyle yaşama sitem etmeyeceğim demiştim ve yağmurun altında çalışmak beni mutsuz edemez'' diye yanıtladı adamı. (44)
Dağ tepesinde bir çam olamazsan
Vadide bir çalı ol!
Fakat, oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazdan bir ot parçası ol!
Bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol...
Fakat, gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapacağımız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan, patika ol!
Güneş olamazsan yıldız ol!
Kazanmak, yahut kaybetmek ölçü değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın... (45)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder